9 Eylül 2010 Perşembe

En Güzel Dini Sözler ...




Üç sey bir kimsede bulunursa,imanin tadini alir :
1- Allah'i ve Resulünü her seyden çok sevmek,
2- Sevdigini Allah için sevmek,
3- Küfre düsmekten,çok korkmak.
Ramuz :S/259

$u üç dua red'olunmaz :
1- Babanin, evladina duasi,
2- Oruçlunun duasi,
3- Misafirin duasi.
Ramuz : S/259

$u üç sey, imanin esasindandir :
1- Kelime-i Tevhid,
2- Cihad,
3- Kadere iman.
Ramuz : S/259

$u Üç sey güzel degildir :
1. Soy-sopla ögünmek,
2- Ölü arkasindan,bagirip-çagirmak,
3- Yildizdan yagmur beklemek.
Ramuz : S/259

Üç seyi yapmak kimseye Helal olmaz :
1- imamin yalniz nefsine dua etmesi,
2- izinsiz olarak,bir evin içine bakmak,
3- Destursuz eve girmek.
Ramuz : S/259

$u üç sey men olunmaz :
1- Su
2- Ot
3- Ate$
Ramuz : S/260

$u üç seyi yapanin,zarari kendisine dir :
1- Me$ru Hükûmete isyan,
2- Hile,
3- Ahdini bozmak.
Ramuz : S/260

$u üç sey üzerine yemin ederim :
1- Sadakadan dolayi,asla mal eksilmez,
2- Affedeni Allah aziz eder,
3- Dilenene Allah fakirlik kapisini açar.
Ramuz : S/260

Ümmetin üzerine,üç seyden korkarim :
1- Yildizlardan yagmur beklemek,
2- Sultanin zulmü,
3- Kaderi yalanlama.
Ramuz : S/260

Üç sey Orucu bizmaz :
1- Kan aldirmak,
2- Az istifra,
3- ihtilam olmak.
Ramuz : S/260

Üç sey Aräa yapiämiätir :
1- Akrabalik,
2- Emanet,
3- Nimete $ükür.
Ramuz : S/260

Üç seyin sakasi da, ciddisi de ciddidir :
1- Nikâh,
2- Talâk,
3- i'tak (Köleyi-Cariyeyi serbest birakma)
Ramuz : S/260

Üç sey derecedir :
1- Yemek yedirmek,
2- Selâmlasmak,
3- insanlar uyurken Namaz kilmak.
Ramuz : S/260

Üç seyi olmayan,Allah'tan ve benden uzaktir :
1- Hilm
2- Güzel ahlak
3- Vera (Haramdan son derece kaçinmak)
Ramuz : S/261

Üç zümreye yemin olmaz :
1- Evladin,babasina yemini,
2- Kadinin kocasina yemini,
3- Kölenin efendisine yemini.
Ramuz : S/261

Üç kimse mel'undur :
1- Ana-Babaya lânet eden,
2- Allah'tan baskasi adina kurban kesen,
3- Arazinin hududunu bozan.
Ramuz : S/261

Üç sey insanin sevgisini kazandirir :
1- Karsilasinca selamlasmak,
2- Meclislerde ona yer açmak,
3- Ona,en çok sevdigi isimle çagirmak.
Ramuz : S/261

Seçkin kulun vasfi üç'tür :
1- Yalniz Allah'a kul olur,
2- Gönül hoslugu ile Zekâtini verir,
3- Nefsini tezkiye eder,temize çikarir.
Ramuz : S/262

Üç sey veya bunlardan biri kimde varsa,
diledigi kadar Huri kizi ile evlendirilir :
1- Gizli ve kiymetli emaneti sahibine veren,
2- Katil'i affeden,
3- Her namazdan sonra On defa iHLAS okuyan.
Ramuz : S/262

Üç sey ortaya çikinca, sonradan
iman ettim demek fayda vermez :
1- Günes batidan dogduktan sonra,
2- DEccal çiktiktan sonra,
3- Dabbetül'arz çiktiktan sonra.
Ramuz : S/262

Üç sey bir adamda olursa,
Allah onu Cennetine kor :
1- Zayifa Rifk ile muamele,
2- Ana-Babaya $efkat,
3- Köleye iyi davranis.
Ramuz : S/262

$u üç sey,büyük bela' lardandir :
1- iyiligi bilmiyen,kötülügü affetmiyen âmir,
2- iyiligi örten, kötülügü yayan zalim,
3- Yaninda iken eziyet,yok iken hiyanet eden kadin.
Ramuz : S/263

Üç seyi yapan mücrim'dir :
1- Haksizliga ön ayak olan,
2- Ana-Babaya asi olan,
3- Zalimi destekleyen,beraber gezen.
Ramuz : S/263

Üç husus,müslümanin dünya saadetidir :
1- iyi komsu,
2- Genis bir ev,
3- Uslu bir binek.
Ramuz : S/263

Üç seyi yapan,Allah'in dostu,
yapmayan ise düsmanidir :
1- Namaz,
2- Oruç,
3- Cünüplükten gusûl.
Ramuz : S/263

Üç $ey Allah'in büyüklügünü tazimdendir :
1- Kur'an-i ya$ayan ihtiyara saygi,
2- Kur'an hamiline ikram,
3- ilim sahibine ikram.
Ramuz : S/264

$u Üç sey sünnet'tendir :
1- Her imamin arkasinda Namaz kilmak,
2- Her emirle Cihad'a çikmak,
3- Ehli Tevhid olan her ölünün namazini kilmak,
Ramuz : S/264

Korkulacak üç sey :
1- Hak'tan sonra sapiklik,
2- Delalete düsüsrücü fitneler,
3- Bogaza ve $ehvete dü$künlük.
Ramuz :S/264

Üç $eyden kula hesap sorulmaz :
1- Gölgelendigi KAMI$ barakadan,
2- Belini dogrultacak kadar yedigi ekmekten,
3- Avret yerini örtecek kadar elbiseden.
Ramuz : S/264

Ehli cennet'in yaptigi üç sey :
1- ilim pesinde kosmak,
2- Ölülere merhametli olmak,
3- Fukarayi sevmek.
Ramuz : S/ 264

Üç sey kalbe kasvet verir :
1- Çok yemek,
2- Çok uyumak,
3- Çok rahatlik.
Ramuz : S/264

Üç $ey Namazi tamamlar :
1- Güzel Abdest almak,
2- Saflari düzgün yapmak,
3- Imama uymak.
Ramuz : S/ 264

$u üç kimseye hasta ziyareti yapilmaz :
1- Gözü agriyana,
2- Disi agriyana,
3- Çiban çikarana.
Ramuz : S/265

Üç $ey bir kimsede olursa Cimri sayilmaz :
1- Malinin zekâtini seve seve verirse,
2- Misafirini agirlarsa,
3- Darda kalana yardim ederse.
Ramuz : S/265

Allah, üç kimsenin yüzüne bakmaz :
1- Izarini sürüyerek yürüyen kibirliyi,
2- Verdigi$eyi basa kakani,
3- Malini yalan yeminle satani.
Ramuz :S/265

Üç hal kimde varsa, imani tamdir :
1- Allah için yapacagi iste,kinanmaktan korkmaz,
2- Amelinde gösteris yapmaz,
3- Ahiret isini, dünya isne tercih eder.
Ramuz :S/265

Üç $ey kiyamet alâmetlerindendir :
1- Mamur yerlerin yikilip,harap yerlerin imari,
2- iyinin kötü, kötünün iyi sayilmasi,
3- Emanete ihanet.
Ramuz : S/265

Üç ses sebebiyle Allah meleklere övünür :
1- Ezan sesi,
2- Tekbir sesi,
3- Telbiye sesi.
Ramuz :S/265

Üç kimse Allah'in himayesindedir :
1- Mescid'de bulunan,
2- Gazaya çikan,
3- Hacca giden.
Ramuz :S/265

Üç kimse $eytan ve avanesinden korunur :
1- Allah'i geceli gündüzlü zikreden,
2- SEher vakti istigfar eden,
3- Allah korkusundan aglayan.
Ramuz :S/266

Üç kisiye Allah gazab eder :
1- Tok iken yemek yiyene,
2- Uykusu yok iken uyumak istiyene,
3- Sebepsiz yere gülene.
Ramuz :S/267

Üç kisi hürmeti kaybetmistir :
1- FISKINI açiklayan fasik,
2- Hevasina uyan kimse,
3- Zalim hükümdar.
Ramuz :S/267

Üç kisiye itibar edilmez :
1- Cenazede para için aglayan kadina,
2- $arki-Türkü söyleyenlere,
3- Faiz yiyenlere.
Ramuz :S/267

Üç kisiye elim azab vardir :
1- ihtiyarlikta zina edene,
2- Çok yalan söyleyen hükümdara,
3- Kibirli olan dilenciye.
Ramuz :S/267

Üç kimseye Allah nazar etmez :
1- Okuturken,yetimi ezen Hocaya,
2- ihtiyaci yok iken dilenene,
3- Yaranmak için dalkavukluk yapana.
Ramuz :S/268

Üç kisiye Allah Cenneti Haram etmistir :
1- içkiye devam edene,
2- Ana-Babaya asi olana,
3- Ailesini korumayan=Deyyus'a.
Ramuz :S/269

Allah Tealâ üç seyi sevmez :
1- Kur'an okunurken konusmayi,
2- Yüksek sesle dua etmeyi,
3- Secdede dirsekleri yere yaymayi(Erk).
Ramuz :S/589

Üç kimseden kalem kaldirildi :
1- Uyuyandan, Uyanana kadar,
2- Agir hastadan, iyilesene kadar,
3- Çocuktan, Büluga erinceye kadar.
Ramuz :S/291

$u üç sebepten dolayi Arabi sevin :
1- Ben Arabim,
2- Kur'an Arabcadir,
3- Cennet ehlinin lisani da Arabcadir.
Ramuz :S/17

Ümmetin için en çok su üç seyden korkarim :
1- Nefsi hevanin delaleti,
2- Midenin istegi ve $ehvete tabi olmak,
3- Dini husularda kendini begenmislik.
Ramuz :S/21

Allah'a ve ahirete inanan :
1- Kom$usuna iyilik etsin,
2- Misafirine ikramda bulunsun,
3- Ya Hayir söylesin veya sussun.
Riyazüs-Salihin

Üç seyi unutma :
1- Dünyanin geçiciligini
2- Ölümü
3- Basa gelecek afeti
Tenbihül Gafilûn/22
Ölümü düsünene Üç sey verilir:
1- Bir an önce Tevbe etmek
2- Az rizikla yetinmek
3- $evkle ibadet etmek
T.G/24

Üç yerde acele edilir:
1- Namaz vakti girince Namaz kilmada,
2- Ölüyü topraga vermekte,
3- Günah isleyince,Tevbe etmekte
T.G/101

Tevbesi kabul edilmiyen üç kisi :
1- Kâfirligin ELEBA$I, $eytan,
2- Günahkârlarin ELEBA$I Kabil,
3- Peygamberlerden birinin katili.
T.G/104

Günah dosyalari üç'tür :
1- Allah'in affetmiyecegi,$irk dosyasi
2- Allah'in affedecegi, günah dosyasi,
3- Kul haklari ile ilgili dosya.
T.G/111

Amel defteri kapanmayan Üç kisi :
1- Sadakai Cariye sahibi,
2- Faydali ilim sahibi,
3- Salih evlad sahibi
T.G/123

Cennetliklere mahsus üç huy :
1- Kötülük edene iyilik etmek,
2- Haksizlik edeni bagislamak,
3- Vermeyene vermek.
T.G/128

Üç kimse Aräin gölgesine alinir :
1- Akrabasini gözeten,
2- Yetime bakan kadin,
3- Yetime,yoksula yediren.
T.G/133

$u Üç yerde yalan Caizdir :
1- Savasta,
2- Iki kisiyi baristirmakta,
3- Kari-Koca arasini bulmakta.
T.G/154

Üç $eyi yapamiyorsan, Üç $eyi de yapma :
1- Iyilik yapamiyorsan, kötülük te yapma,
2- Yararli olamiyorsan, zararli da olma,
3- Oruç tutamiyorsan,baskasinin etini de yeme.
T.G/161

Üç zümrenin Giybeti yoktur :
1- Zalim Devlet adaminin,
2- Açiktan-açiga günah isliyenin,
3- Bidat'çinin
T.G/162

Üç kimsenin duasi kabul olmaz :
1- Haram lokma yiyenin,
2- Çok giybet edenin,
3- Müslümanlara karsi kin tutanin.
T.G/174

Üç kimse ile Allah konusmaz :
1- Zinakâr ihtiyarla,
2- Yalanci Devlet baskani ile,
3- Kibirli Fakirle.
T.G/179

Cennetlik Üç kimse :
1- $ehitler,
2- Ibadet ehli Köle'ler,
3- Kalabalik aileli Fakirler.
T.G/179

Cehennemlik üç kimse :
1- Zalim Devlet baskani,
2- Zekât vermeyen Zenginler,
3- Kibirli Fakirler.
T.G/179

Yüce Allah,üç kimseden nefret eder :
1- Fasiklardan nefret eder,
2- Cimrilerden nefret eder,
3- Kibirlilerden nefret eder.
T.G/179

Allah Üç kimseden daha çok nefret eder :
1- Ya$li Fasiklar,
2- Zengin Cimriler,
3- Fakir Kibirliler.
T.G/179

Allah üç kimseyi sever :
1- Takva sahiplerini,
2- Cömertleri,
3- Alçak gönüllü olanlari.
T.G/179

Allah Üç kimseyi daha çok sever :
1- Genç Takva sahiplerini,
2- Fakir Cömertleri,
3- Zengin olan,Alçak gönüllüleri.
T.G/179

Kiyamet günü aglamayacak göz Üç'tür :
1- Dünyada iken,Allah korkusundan aglayan göz,
2- Dünyada iken,Haramlara bakmaktan sakinan göz,
3- Dünyada iken,Nöbet beklerken uyumayan göz.
T.G/

Üç $ey kalbi karartir :
1- Kahkaha ile gülmek,
2- Aç degilken yemek,
3- Lüzumsuz yere konusmak.
T.G/195

Üç $eyi olmayan, Imanin tadini alamaz :
1- Cahilin, Cehlini savacak nezaket,
2- Haramlardan koruyacak Takva,
3- Insanlarla iyi geçim için güzel Huy.
T.G/198

Üç $ey, Üç $ey sirasinda bilinir :
1- Efendilik, öfkelenince belli olur,
2- Yigitlik Savasta belli olur,
3- Kardeslik,ihtiyaç sirasinda belli olur.
T.G/201

Öfkeli iken Karar vermenin zarari Üç'tür :
1- Kendi vicdaninda Pi$manlik duymak,
2- Insanlar tarafindan kinanmak,
3- Allah katinda cezalanmak.
T.G/206

Akilli kisi Üç $eyle ugrasir :
1- Geçimini saglamakla,
2- Ahireti için çalismakla,
3- Ilim-Irfan ögrenmekle.
T.G/211

$eytan'in Zengine tuzagi üç'tür :
1- Malinin Zekâtini verdirmemesi,
2- Malini gereksiz yerlere harcatmasi,
3- Haksiz yoldan kazandirmasi.
T.G/225

Zühd üç $eyden ibarettir :
1- Dünyayi tanidiktan sonra onu birakmak,
2- Allah'a hizmet etmek,
3- Ahireti özleyip,ona talip olmak.
T.G/236

Akilli,üç seyi yapandir :
1- Dünya kendini birakmadan,o Dünyayi birakir,
2- Ölmeden önce Mezarini hazirlar,
3- Yaraticinin rizasini kazanir.
T.G/236

Dünya'yi sevene Üç $ey bulasir :
1- SIKINTISI bitmez bir me$guliyet,
2- Ula$ilmaz bir Emel,
3- SIKINTISI bitmez bir Ihtiras.
T.G/240

Dünya'yi aklindan çikarmayana Üç $ey :
1- Hiç bitmiyen bir Endi$e,
2- Hiç kurtulmayacagi bir me$gale,
3- Sona erdirilmez bir Yoksulluk.
T.G/242

Üç $eye sahip olana, ne mutlu :
1- Allah'in Takdirine razi olana,
2- Belâ'lara sabredene,
3- Rahatlikta Allah'a dua edene.
T.G/249

Üç sey iyilik hazinesidir :
1- Sadakayi gizlemek,
2- Çekilen aciyi,açiga vurmamak,
3- Ugranan Bela'yi kimseye açmamak.
T.G/250

Üç nevi Sabir vardir :
1- Musibetlerin üzüntüsüne Sabir = 300 sevap,
2- Ibadetlere zahmetine Sabir = 600 sevap,
3- Günahlara düsmemeye Sabir = 900 sevap.
T.G/274

Cema'atle Namaz kilmayana üç bela :
1- Kazanci bereketsiz olur,
2- Diger iyi amelleri kabul olunmaz,
3- Yüzünün Nur'u silinir.
T.G/274

Ölüm Sirasinda da Üç Musibet :
1- Aç olarak Ölür,
2- Susuz olarak can verir,
3- CANI zor çikar.
T.G/274

Kabirde Üç Musibet :
1- Sual Melekleri SIKI bir sorguya çeker,
2- Kabri karanlik olur,
3- Kabri,Daracik olur.
T.G/274

Kiyamet günü,kar$ila$acak Üç musibet :
1- Hesaplasmasinin çetin olmasi,
2- Rabbi'nin öfkesine muhatab olunmak,
3- Allah,onu Cehennem azabina çarptirmasi.
T.G/274

Kâmil abdest, üç seyle olur :
1- Kalbi,Kin'den arindirmakala,
2- Vücudu,günahlardan arindirmakla,
3- Suyu israf etmemekle.
T.G/280

Setr'i Avret, Üç $eyle kâmil olur :
1- Elbise,Helal yolla kazanilmis olmakla,
2- Elbisede, pislik olmamakla,
3- Kiyafet,Sünnet'e uygun olmakla.
T.G/280

Vaktin Kemali de Üç $eyle olur :
1- Vaktin,girip-girmedigini sürekli gözetmekle,
2- Kulagin Ezan'da olmasiyla,
3- Akli,devamli Namaz vaktiyle me$gul olmakla.
T.G/280

Kibleye dönmede Kemal, Üç $eyle olur :
1- Yüzünü Kibleye çevirmekle,
2- Kalbini Allah'a yöneltmekle,
3- Hu$u ile boyun bükmekle.
T.G/280

Niyetin kemali Üç seye baglidir :
1- Hangi Namazi kildigini bilmek,
2- Allah'in huzurunda oldugunu bilmek,
3- Allah'in kalbe geçeni bildigini bilmek.
T.G/280

Tekbirin kemali Üç seyle olur :
1- Yanli$siz bir tekbir getirmekle,
2- Elleri kulak hizasina kaldirmakla,
3- Kalbi,huzurlu ve hu$ulu kilmakla.
T.G/280

Kiyamin kemali Üç seyledir :
1- Gözleri secde yerinden ayirmamakla,
2- Kalbini Allah'a baglamakla,
3- Saga-Sola bakmamakla.
T.G/280

Kiraatin kemali Üç seyle olur :
1- Tegannisiz, düzgün okumakla,
2- Düsünerek okumakla,
3- Okudugu ile amel etmekle.
T.G/281

Rükû'un kemali Üç seyle olur :
1- Belini dümdüz egmekle,
2- Parmaklarini açarak,diz kapagini tutmakla,
3- Tadili Erkânla,Subhane Rabbiyel Azim demekle.
T.G/281

Secdenin kemali Üç seyle olur :
1- Avuç içlerini,kulaklari hizasina yere koymakla,
2- Dirsekleri yere yaymamakla,
3- Tadili Erkânla,Suphane Rabbiyel A'la demekle.
T.G/281

Teäeh'hüdün kemali Üç seyle olur :
1- Sag ayagini dikip,sol ayaginin üstüne oturmakla,
2- Saygi ile Ettehiyyatü'yü okumakla,
3- Bunlar bitince Selâm vermekle.
T.G/281

Selâm hasletinin kemali için Üç sey :
1- Sagine Selam verirken,sagindakilere niyetle,
2- Soluna Selam verirken,solundakilere niyetle,
3- Omuz baslarina bakmakla.
T.G/281

Namaz kilana Üç keramet var :
1- Semaya dogru su gibi iyilik saçilir,
2- Yerden,göge kadar melekler sarar,
3- Bir melek"Eger bilse Namazdan hiç ayrilmaz"der.
T.G/284

Üç kimsenin kiyamette korkusu yok :
1- Cemaati tarafindan sevilen Imam,
2- Sirf Allah rizasi için Ezan okuyan,
3- Rabbisine ve Efendisine itaat eden Köle.
T.G/289

Misk bulutunda duran üç kimse :
1- Sadece Allah Rizasini arayan Imam,
2- Sadece Allah Rizasi için Kur'an okuyan,
3- Sirf Allah Rizasi için Ezan okuyan.
T.G/290

Mü'minin görünecegi yer üç'tür :
1- Gönlünü onaran Mescid'de,
2- Kendine barinak olan ev'de,
3- Mahzuru olmayan ihtiyaçlari pesinde.
T.G/302

$u üç kimse Allah'in yakinindadir :
1- Mescid'de olan,oradan çikincaya kadar,
2- Din kardesini ziyaret eden,dönünceye kadar,
3- Hacc veya Umreye giden,dönünceye kadar.
T.G/303

Cennetin kapisinda üç satir yazi :
1- La ilahe illallah,Muhammedün Resulûllah,
2- Kul günahkâr,Allah magfiret edicidir,
3- Ettigini bulursun.
T.G/302

Zina'nin dünyada üç zarari var :
1- Rizki darlasir,
2- Hayirlardan mahrum olur,
3- Insanlar tarafindan nefretle anilir.
T,G/351

Zina'nin Ahirette üç zarari vardir :
1- Allah'in gazabi,
2- Çetin hesaplasma,
3- Büyük atese atilmak.
T.G/351

$u üç günah,kalbin nurunu söndürür :
1- Müslüman olmaktan dolayi $ükretmemek,
2- islamiyetten çikarim diye endi$elenmemek,
3- Müslümanlara zulmetmek.
T.G/368

Üç tavsiye :
1- Çokça ölümü hatirlamak,
2- $ükr'etmeyi ihmal etmemek,
3- Dua etmeyi ihmal etmemek.
T.G/369

Üç seyden sakin :
1- Sözlesmeni bozmaktan,
2- Zulm'etmekten,
3- Hile yapmaktan.
T.G/369

$u üç sey zulümdür :
1- Kendi yaptigi kötülügü,baskasinda kinamak,
2- Kendini birakip,baskalarinda kusur aramak
3- Sebepsiz yere dostunu üzmek.
T.G/369

Kitaplardan üç özet :
1- Son derece Allah'tan kork,
2- Ümidin korkudan fazla olsun,
3- Kendin için istedigini,baskasi için de iste.
T.G/375

Üç sey imandandir :
1- Kendi darda olmasina ragmen sadaka vermek,
2- Aleyhte olsa bile,adaletten ayrilmamak,
3- Herkese Selâm vermek.
T.G/375

Allah'in sevdigi davranis üç'tür :
1- Güçlü iken affetmek,
2- Öfkeli iken kendine hakim olmak,
3- Kullara karsi yumusak davranmak.
T.G/375

Helâk edici üç sey :
1- Cimrilik,
2- Pe$ine gidilen arzu,
3- Ucb= insanin kendini begenmesi.
T.G/378

Kurtulusa erdiren üç sey :
1- Her halde dengeli olmak,
2- Fakirlikte, zenginlikte tutumlu olmak,
3- Gizli,a$ikâr her halde Allah'tan korkmak.
T.G/378

Zor olan amel üç'tür .
1- Insanin adaleti kendi nefsine uygulamasi,
2- Din kardesini nefsiyle e$it tutmasi,
3- Geregi gibi Allah'i zikretmesi.
T.G/383

Meleklerin hayret ettigi üç kisi :
1- Yapmadigini söyleyen,FASIK,ilim adami,
2- Üzerine (süslü) mezar yapilan günahkâr,
3- Süslü tabut'a konulan günahkâr.
T.G/424

Çok üzülecek üç kisi :
1- Kölesi Cennete,kendisi Cehenneme giden efendi,
2- Varisi Cennete,kazanani Cehenneme giden,
3- Dinleyeni Cennete,kendisi Cehenneme giden alim.
T.G/425

Üç cümle dogrudur :
1- Allah'in dost edindigini,$eytan dost edinemez,
2- Müslüman olan, olmayan gibi olmaz,
3- insan kimi severse onunla olur.
T.G/431

Üç uykudan Allah nefret eder :
1- Zikir meclisinde uyumak,
2- Yatsi namazini kilmadan uyumak,
3- Farz namazlari kilarken uyumak.
T.G/433

Allah c.c.üç gülmeden nefret eder :
1- Cenaze arkasindan giderken gülmek,
2- Zikir meclisinde gülmek,
2- Mezarlikta gülmek.
T.G/433

Dünyevi kazançlarin en hayirlisi üç'tür :
1- Helal yoldan kazanip,baskasina el açmamak,
2- Kazancin bir kismini ibadet için sarf etmek,
3- Geriye kalanini da Ahiret için harcamak.
T.G/446

Uhrevi kazançlarin en hayirlisi üç'tür :
1- Geregi ile amel edip,yaydigin ilim,
2- Ileri için ayirdigin güzel amel,
3- Kendi elinle açtigin iyi bir çigir.
T.G/446

Dünyevi en zararli kazanç üç'tür :
1- Haramdan kazanmak,
2- Günah yollarda harcamak,
3- Allah'a itaat etmiyene miras birakmak.
T.G/446

Uhrevi en zararli kazanç üç'tür :
1- Kiskançlik sonucu,hakki inkâr,
2- israrla islenen günah,
3- Kendi eliyle açilan kötü bir çigir.
T.G/446

Ev sahibinin,misafire karsi yapacagi üç sey :
1- Misafirin yapamiyacagi isi ondan istememek,
2- Helal olmayan yemegi yedirmemek,
3- Namaz vaktini gözetmek.
T.G/455

Misafirin görevi üç'tür :
1- Ev sahibinin gösterdigi yere oturmak,
2-Kendisine ikram edilenden hosnut olmak,
3- Evden ayrilirken bereket duasi yapmak.
T.G/55

Yüce Allah,bir Hacc'la üç kisiyi Cennet'e kor :
1- Adina Hacc yapilmasini vasiyet edeni,
2- Vasiyeti yerine getireni,
3- Bedel Hacc yapani.
T.G/486

Yüce Allah,Üç kimse ile,Meleklere karsi övünür :
1- Issiz yerde Ezan okuyup,Namaz kilanla,
2- Gece tek basina Namaz kilanla,
3- Sava$ta,düsmana karsi dayanip,$ehit olanla.
T.G/530

$u üç sey,aldanmisligin alâmetidir :
1- Yok olmaya mahkûm seyleri biriktirmek,
2- Mahvolmaya sebep olan günahlari çogaltmak,
3- Kurtulusa erdirici amelleri terk etmek.
T.G/591

$u üç sey, Allah'a yönelisin alâmetidir :
1- Kalbi Tefekküre dalmak,
2- Dili Zikre adamak,
3- Bedeni ibadete adamak.
T.G/591

$u üç sey, insanin kendini aldatmasidir :
1- Günahi düsünmeksizin ,nefsin arzulari pesinde kosmak,
2- Tûl-u emele kapilarak,tevbe etmeyi terk etmek,
3- iyi amel islemeksizin,Ahiret saadetini istemek
T.G/591

Kim ki,Üç seye ragmen,üç seye sahip olmayi
iddia ederse,bilsin ki iddiasi batildir :
1- Dünyayi sevmesine ragmen,Allah'i zikretmekten
haz duydugunu iddi eden,
2- Nefsinin nefretine muhatap olmaksizin,
Rabbinin rizasini kazandigini iddia eden,
3- insanlarin takdirinden hoslandigini bildigi
halde,ihlasli oldugunu iddia eden
T.G/591

Allah,Kuluna üç sebepten dolayi gazaplanir :
1- Kulun,Allah'in emrini yerine getirmemesi,
2- Kulun,Allah'in ayirdigina razi olmamasi,
3- Kulun istegi eline geçmeyince,Allah'a gücenmesi
T.G/609

Iman sahibinin üç alâmeti vardir :
1- Namaz kilmak,
2- Oruç tutmak,
3- Sadaka vermek.
Dört B.Halife Menk.S/359

Münafik’ta üç alâmet vardir :
1- Namazi yalniz kilarken noksan,
Halk yaninda düzgün ve tam kilar.
2- Kendini meth'edenlerin kar$isinda
zevkle is yapar ve övülmekten ho$lanir,
3- Allah'i insanlar yaninda zikreder,
yalniz basina kalinca zikretmez.
Menakib

Zalim'de üç kötü hal vardir :
1- Kendinden daha zayifa baski yapar,
2- Gücü yettigi kadar baskasini malini alir,
3- Rizki hususunda Helâl-Haram demez.
Menakib

Kiskanç kimsede de üç alamet vardir :
1- Kalabalikta,kiskandigi kimseye yaltaklanir,
2- Herkesin arkasinda Giybet eder,
3- Basina belâ gelenlere sevinir .
Menakib

Tenbel kimsede de üç alamet vardir :
1- Allah'a ibadetde tembellik eder,
2- Yaptigi ameli kusurlu yapar,
3- Namazin vaktini geçirir.
Menakib

Tövbekâr'in üç alameti vardir :
1- Haramlardan uzaklasir,
2- ilim ögrenmeye hirsli olur,
3- Günaha dönmekten çok korkar.
Menakib

SABIRLI olan kimsede Üç alamet vardir :
1- Kendisine gelmeyene kendisi gider,
2- Kendisine zulmedeni bagislar,
3- HAKSIZLIK edene merhamet eder.
Menakib

SABIRLI kimsenin diger üç alâmeti :
1- Allah'in bütün emirlerine Sabreder,
2- Günahlari i$lememeye Sabreder,
3- Gelen Belâ ve Musibetlere Sabreder.
Menakib.

FACiR adamin üç alameti vardir :
1- Çok yemin eder,
2- Kadinlari aldatir,
3- Herhese iftira eder.
Menakib

KAFiR'lerin üç alameti vardir :
1- Allah'in ezeli Dininden $üphe eder,
2- Allah'in sevdiklerine düsman olur,
2- ibadet ve Taat'tan gafil olur.
Menakib

ilahi Rahmetten mahrum olanin üç alameti,
1- Allah'in azabindan emin olur,
2- Allah'in Rahmetinden ümitsizdir,
3- Allah'in Resulüne muhalefet eder.
Menakib

Affa mashar olanin üç alameti vardir :
1- Allah'in azabindan korkar,
2- Allah'in KAHRINDAN korkar,
3- Allah adina yapilan Vaaz'dan korkar.
Menakib

$u üç sey büyük kabahattir :
1- Geçimden yakinmak,Rabbi $ikayettir,
2- Dünyalik için üzülmek,Rabbi üzmektir,
3- Zenginliginden dolayi,zengine tevazu
edenin dininin üçte ikisi gider.
Münebbihat

$u üç seyi iyi ögrenmek gerekir :
1- Güzel geçinmek,aklin yarisidir,
2- Güzel Sual sormak,ilmin yarisidir,
3- Güzel tedbir,geçimin yarisidir.
Münebbihat

Üç seyi terk etmek :
1- Kim dünyayi terk ederse Allah onu sever,
2- Kim günahlari terk ederse,melekler onu sever,
3- Kim Tama'i terk ederse insanlar onu sever.
Münebbihat

Üç sey sana yeter :
1- Nimet olarak iSLAM sana yeter,
2- Me$gul olmak istersen TAAT yeter,
3- ibret almak istersen ÖLÜM yeter.
Münebbihat

AKILLI insanin üç alameti vardir :
1- Dünyaya deger vermez,
2- üzüntü ve eziyetleri $ikâyet etmez,
3- Musibet karsisinda sabirli olur.
Menakib

AHMAK insanin üç belirtisi vardir :
1- Allah'in kesin emirlerine karsi tembeldir,
2- Söyledigi sözlerin çogu lüzumsuzdur,
3- Allah'in yarattiklarina çok eziyet eder.
Menakib

iYi insanin üç alâmeti vardir :
1- Yedigi helaldir,
2- ilim meclislerinde bulunur,
3- Namazi cemaatle kilar.
Menakib

iYi insanin diger Üç alameti :
1- Bütün ibadetlerini zamaninda yapar,
2- Haram islerden uzak olur,
3- Kendisine fenalik yapana iyilik eder.
Menakib

KÖTÜ adamin Üç alameti vardir :
1- Allah'in emirlerine karsi tembeldir,
2- Herhese kötülügü dokunur,
3- Kendisine iyilik edene,fenalik yapar.
Menakib

MÜTTEKi'de Üç alamet vardir :
1- Fena insanlardan uzaklasir,
2- Yalan söylemekten sakinir,
3- Harama düsmekten çok korkar.
Menakib

GÜNAHKAR insanin üç alameti vardir :
1- Bütün amellerini hatali yapar,
2- Oyun ve çalgi gibi islerle ugrasir,
3- Unutkan olur.
Menakib

Kalbi kararmisin üç alâmeti vardir :
1- Düskünleri görüp-gözetmez,
2- Aza kanaat etmez,Gözü doymaz olur,
3- Ona Ögüt-nasihat tesir etmez.
Menakib

DOGRU kimsenin üç alameti vardir :
1- Ibadetlerini gizli yapar,
2- Karsilastigi musibetleri gizler,
3- Daima zikirle mesgul olur.
Menakib

FASIK'in üç alameti vardir :
1- Fitne ve Fesadi sever,
2- Insanlarin Belâya ugramasini ister,
3- iyi ve hayirli islerden kaçinir.
Menakib

A$AGILIK adamin üç alâmeti vardir :
1- Akrabasi ile çekisir durur,
2- Komsularina eziyet eder,
3- Günah islemeyi sever.
Menakib

Allah'in sevmedigi kimsenin alâmeti üçtür :
1- Çok Yalan söyler,yalan yere yemin eder,
2- insanlari Huzursuz eder,
3- Baskasinin sirtindan geçinmeyi sever.
Menakib

ABiD olanin üç alameti vardir :
1- Allah'i büyük, kendisini küçük bilir,
2- $ehevi arzularina son verir,
3- Allah'in rizasini kazanmayi $iar edinir.
Menakib

iLHA sahibinin alameti üç'tür :
1- Gücü yettigi kadar,herkesi aff'eder,
2- Malinin Zekâtini verir,
3- Fakire Sadaka vermeyi zevk bilir.
Menakib

CiMRi' de üç alamet bulunur :
1- Açliktan korkar,
2- istenileni vermekten korkar,
3- Cömertlik yapana içinden husumet duyar.
Menakib

Üç SINIF ABiD'in, Üçerden Dokuz vasiflari:
1- a) Sevdigini Allah için verir,
b) Öfkelenmez,
c) Her halde efendisi ile olur.
2- a) Nefsini küçük görür,
b) ihsanini küçük görür,
c) Kusurlarini büyük görür.
3- a) Her halde insanlara örnek olur,
b) insanlarin en cömerdi olur,
c) Herhes hakkinda Hüsnü Zan besler.
Menakib :S/499

Üç kisiye acinir :
1- Bir kavmin büyügü iken küçük düsene,
2- Zengin iken fakir düsene,
3- Dünyanin elinde oyuncak olana.
Ihya 1/153

5 Eylül 2010 Pazar

Bu gece Kadir Gecesi 26 Ramazan 1431 Bu gece Tesbih Nmazi kIlalim müminler ...

Tesbih namazı

Sual: Tesbih namazı nasıl kılınır? Kazası olan da kılabilir mi?
CEVAP
Sevabı pek çok olan bir namazdır. Peygamber efendimiz amcası Hazret-i Abbas’a, (Sana öğreteceğim şeyi yaptığın zaman, eski-yeni, önceki-sonraki, gizli-açık, hataen veya kasten işlediğin bütün günahları Allahü teâlâ affeder) buyurup tesbih namazının nasıl kılınacağını bildirmiştir. (Ebu Davud)

Tesbih namazı, mekruh vakitlerin haricinde her zaman kılınabilir. Eğer gündüz kılınırsa dört rekatta bir, gece kılınırsa iki rekatta bir selam vermek daha iyi olur.

Haftada veya ayda bir veya hiç olmazsa ömürde bir defa olsun bu namazı kılmanın iyi olacağı bildirilmiştir. Her rekatında 75 defa (Sübhânallahi velhamdülillâhi ve lâ ilâhe illallahü vallâhü ekber) tesbihi okunarak kılınan dört rekatlı nafile bir namazdır.

[Fazla yer kaplamaması için, bu tesbih yukarıda siyah harfle kısa olarak yazılmıştır. Tesbih denilince bu anlaşılmalıdır.]

Tesbih namazının kılınışı
Allah rızası için nafile namaza niyet edilir. Sübhanekeden sonra 15 defa yukarıda bildirilen Tesbih okunur.

Sonra “Vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim” denir, sonra Euzü-Besmele çekilip Fatiha ile bir zammı sure okunur.

Sonra rükuya gitmeden tekrar 10 defa aynı Tesbih okunur. Sonra “Vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim” denir.

Sonra rükuya varılır, rüku tesbihinden sonra 10 defa Tesbih okunarak, rükudan, (Semiallahü limen hamideh) diyerek doğrulduktan sonra ayakta iken aynı Tesbih 10 defa daha okunur.

Tesbih bittikten sonra, (Rabbena lekel hamd) denir ve secdeye varılır.

Secde tesbihinden sonra 10 defa Tesbih okunur. Secdeden kalkılır, celsede 10 defa Tesbih okunur, ikinci secdede de yine 10 defa Tesbih okunur. Toplamı 75 eder.

İkinci rekata kalkılınca, yine önce 15 defa Tesbih okunur, sonra yine birinci rekattaki gibi hareket edilir, sonra kadeye varılır. Tehıyyat ve salevatlar okunur.

3. ve 4. rekatlar da ilk iki rekat gibi kılınır.

Her rekatta 75 Tesbih okunmuş olur ki, toplamı 300 eder.

Secde-i sehv gerekirse, secdede bu Tesbih okunmaz.

Nafile bir namaz olduğundan kaza borcu olanın Tesbih namazı kabul olmaz.

Tesbih namazını cemaatle kılmak
Sual: (Tesbih namazı istisna olarak cemaatle kılınır) demek yanlış değil midir?
CEVAP
Evet, yanlıştır. Muteber kitaplarda diyor ki:
Geceleyin nafile kılan kimse, imam olursa, aşikâre okur. Eğer başkalarına duyurulursa, üçten fazla kişiyle kılınması mekruh olur. Üç kişiye kadar ve ilan edilmemek şartıyla, cemaatle kılınınca mekruh olmaz. (Redd-ül-muhtar)

Teravih, küsuf ve istiska namazından başka, bütün nafile namazları başkalarına haber vererek cemaatle kılmak mekruhtur. Eğer çağırılmadan, bir iki kişi nafile kılana uysa, mekruh olmaz. Üç kişide ihtilaf vardır. Dört kişinin uyması ise, ittifakla yani sözbirliğiyle mekruh olur. Bu durum Kâfi ve diğer kitaplarda böyle zikredilmiştir. (Halebi-yi sagir)

Birbirini çağırarak, nafile bir namazı cemaatle kılmak mekruhtur. İmamdan başka üç kişi olursa mekruh olmaz; fakat dört kişinin nafileyi cemaatle kılmaları, esah olan kavle göre mekruhtur. Hulâsa’da da böyledir. (Fetava-i Hindiyye)

Birbirine duyurarak cemaatle nafile namaz kılmak dört kişi olursa mekruhtur. (Dürr-ül-muhtar)

Hanefi mezhebinde, Ramazan ayı dışında vacib olan vitir vacibi de cemaatle kılmak, nafile kılmak gibi, mutlak surette mekruh olur. İmama uyanlar üç kişiden fazla olurlarsa, cemaatle nafile kılmak mekruh olur, üç veya daha azsa mekruh olmaz. (Mezahib-i Erbea)

Ravda-tül Fetâvâ’da diyor ki: Gece veya gündüz, nafile namazı cemaatle kılmak mekruhtur. Teravih namazını bile yirmi rekatten fazla cemaatle kılmak mekruhtur. Vitri de Ramazandan başka zamanda cemaatle kılmak mekruhtur. Mebsut’ta diyor ki: Çağrılarak toplanıp cemaatle nafile namaz kılmak mekruhtur. Şemsül Eimme, (Eğer biri imam üç kimseyle, cemaatle nafile namaz kılsalar caizdir) demiştir. (Tergib-üs salat)

Teravih hariç, farzı hatırlatacağı için, nafile kılan imamın açıktan okuması mekruhtur. (Nimet-i İslam)

Yazıklar olsun, binlerce yazıklar olsun! Birçok bid’atler meydana çıkarıldı. Teheccüd namazını cemaatle kılıyorlar. Gece yarısı, bu namaz için uzaklardan akın edip geliyorlar. Cemaatle kılıyorlar. Hâlbuki nafile namazları cemaatle kılmak, tahrimen mekruhtur. Fıkıh âlimlerinden birkaçı, bunun mekruh olması için duyurulması, ilan edilmesi şarttır demişlerse de, bunlar da, nafile namazı caminin bir köşesinde ve en çok üç kişi cemaatle kılabilir, demişlerdir. Üçten fazla kimsenin cemaatle kılması, sözbirliğiyle mekruhtur. (Mektubat-ı Rabbani 1/131)

Sual: Tesbih namazını cemaatle kılmanın mekruh olduğunu biliyoruz. Bir hile-i şer'iyye yaparak iki şekilde mubah hale getiriyoruz. Şöyle ki:
1- Cemaatle tesbih namazı kılmayı adıyoruz. Adayınca, adağımızı yerine getirmek vacib olduğu için cemaatle kılıyoruz.
2- Cemaatle namaza duruyoruz, mekruh olduğu için namazı bozuyoruz. Bozulan nafileyi iade etmek vacib olduğu için tekrar cemaatle kılıyoruz.
Bizim bu şekildeki namazımıza da mekruh diyenler oluyor. Bu bir hile-i şer'iyyedir, niye mekruh olsun ki?
CEVAP
Sizinki hile-i şer'iyye değil, hile-i batıladır. Yani caiz olmayan hiledir:

1- Cemaatle nafile namaz kılmak mekruhtur. Mekruh olan şey adanmaz. Mesela namazın sünnetlerini ve vaciblerini yapmadan, iki rekât namaz kılmayı adıyorum denmez. Eğer bu sene hamsi çok çıkarsa, on midyeyi bir fakire vermek nezrim olsun diye adak yapılmaz; çünkü midye yenmez. Midye yemek, Hanefi'de helal değildir.

Yanlışlık yapıp cemaatle namaz kılmak adanmışsa, yine cemaatsiz kılınması gerekir. Yanlış bir iş, yanlış olarak düzeltilmez. Dine uygun düzeltmeye çalışılır.

2- Namazı şer'i özürsüz bozmak haramdır. Bin rekât nafile namaz kılınsa, tesbih namazı kılınsa bu günah affolmaz; çünkü hadis-i şerifte, (Ufacık bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruldu.

Dinde, önce haramdan kaçınmak esastır. Haram işleyerek, farz bile yapılmaz. Farz ile haram bir araya gelince, yani farzı işlerken haram işlemek mecburiyeti olunca, haram işlememek için farz tehir edilir. Üstünde çok necaset bulunan kimse, avret yerini açmadan veya başka bir sebeple temizlemesi mümkün değilse, başka elbisesi de yoksa o haliyle kılar, çıplak kılmaz. Hatta temizleme imkânı olsa; ama yanında yabancılar varsa, temizlemeden namazını kılar; çünkü başkalarının yanında avret yerini açmak yasak, necaseti temizlemek ise emirdir. Emir ile yasak bir araya gelince, yasağa uyulur. Yani avret yeri açılmaz. Bir emri yapmak, bir haramı işlemeye sebep olursa, haram işlememek için, o emir terk edilir, yapılmaz.

Haramdan kaçmak, farzı yapmaktan önce geldiği gibi, mekruhtan kaçmak, sünneti yapmaktan önce gelir. Haram işleyerek nafile namaz kılmaya çalışmak, kaş yapayım derken göz çıkarmak olur.

31 Ağustos 2010 Salı

Kadir Gecesinin Önemi Nedir ?

Kadir Gecesi

Kur'ân-ı Kerim'in inmeye başladığı Ramazan ayı'nın 27. gecesi büyük bir ihtimalle Kadir Gecesidir. İslâm'da en kutsal ve faziletli gece Kadir gecesidir. Kadir gecesi, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan (83 yıl) daha hayırlıdır. Kur'ân-ı Kerim de bu gecenin faziletini belirten müstakil bir sûre vardır. Bu sûrede yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

"Doğrusu biz Kur'ân'ı Kadir gecesinde indirmişizdir. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. " (Kadir sûresi: 1-5)

Bu sûrenin inişi hakkında değişik rivâyetler vardır. Bunlardan biri şöyledir:

Bir kere Rasûlüllah (s.a.s) Ashab-ı Kirâma israiloğullarından birinin, silahını kuşanarak Allah yolunda bin sene cihad ettiğini bildirmişti. Ashabın buna hayret etmeleri üzerine Cenabı Hak bu Kadir sûresini indirmiştir (Tecrîd-Sarîh Tercemesi, VI, 313).

Bu geceye Kadir gecesi denilmesi şeref ve kıymetinden dolayıdır. Çünkü:

a) Kur'ân-ı Kerim bu gecede inmeye başlamıştır.
b) Bu gecedeki ibadet, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin ayda yapılan ibadetten daha faziletlidir.
c) Gelecek bir seneye kadar cereyan edecek olan her türlü hadiseler Allah Teâlâ'nın ezelî kaza ve takdiri ile ilgili meleklere bu gece bildirilir (Tecrîdi Sarih Tercemesi, VI, 312).
d) Bu gecede yeryüzüne Cebrail ve çok sayıda melek iner.
e) Bu gece tanyerinin ağarmasına kadar esenliktir, her türlü kötülükten uzaktır. Yeryüzüne inen melekler uğradıkları her mü'mine selam verirler.

Kadir gecesinin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle Ramazan'ın yirmi yedinci gecesinde olduğu tercih edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s) bunun kesinlikle hangi gece olduğunu belirtmemiş, ancak; "Siz Kadir gecesini Ramazan'ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız" (Buhârî, Leyletü'l-Kadir, 3; Müslim, Sıyam, 216) buyurmuştur.

İslâm kaynaklarında belirtildiğine göre Allah Teâlâ bir takım hikmetlere dayanarak Kadir gecesini ve onun dışında daha bazı şeyleri de gizli tutmuştur. Bunlar:

* Cuma günü içerisinde duanın kabul olacağı saat
* Beş vakit içerisinde Salât-ı vusta
* İlâhî isimler içerisinde İsm-i Azam
* Bütün taatlar ve ibadetler içerisinde rıza-ı ilâhî
* Zaman içerisinde kıyamet ve hayat içerisinde ölümdür.

Bunların gizli tutulmasından maksat mü'minlerin uyanık, dikkatli ve devamlı Allah'a ibadet ve taat içerisinde olmalarını sağlamaktır. Mü'minler bu geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli, ibadet ve taatle değerlendirmelidir.

Kadir Gecesinde Neler Yapılabilir
Ebû Hüreyre (r.a)'nin rivâyet etmiş olduğu hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

"Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah'tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır" (Buhârî, Kadir, 1).

Kadir gecesini, namaz kılarak, Kur'ân-ı Kerim okuyarak, tevbe, istiğfâr ederek ve dua yaparak değerlendirmeli.

Üzerinde namaz borcu olanların nafile namazı kılmadan önce hiç değilse beş vakit kaza namazı kılmaları daha faziletlidir. Kazası yoksa nafile kılar. Süfyan-ı Sevrî: "Kadir gecesi dua ve istiğfar etmek namazdan sevimlidir. Kur'ân okuyup sonra dua etmek daha güzeldir." (Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 313) demiştir.

Hz. Aişe (r.a.) validemiz demiştir ki;

"Rasûlüllah (s.a.s)'e:
- Ey Allah'ın Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?" diye sordum. Rasûlüllah (s.a.s):
- Allahümme inneke afüvvün tuhıbbü'l-afve fa'fu annî: (Allah'ım sen çok affedicisin, affı seversin, beni de affet)" diye dua et buyurdu" (Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314).

Bu gecenin öyle bir anı vardır ki o anda yapılan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur. Bu önemli anı yakalamak için gecenin bütününü tevbe ve istiğfar ile geçirmek gerekir. Bu da kişinin imanını tazeler. Gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler en azından teravihten sonra bir miktar oturup dua etmelidirler.
Kadir Suresi

Kur'an-
ı Kerim'in 97. sûresi. 5 âyet, 30 ve 120 harften oluşur. Fasılası "râ" harfidir. İsmini ilk âyetinde geçen "kadr" kelimesinden alan bu sûrenin Mekke'de mi, yoksa Medine'de mi indiği konusunda ihtilaf vardır.

Sûre, insanlara Kur'an'
ın değeri ve önemi hakkında bilgi vermektedir. Allahü Teâlâ, Hicr Sûresinde "Bunu biz indirdik" buyurur. Yani Hz. Peygamber (s.a.s)'in arzusu ile değil bizim dilememiz sonucu indirilen apaçık bir kitaptır 0.

Kadr sözcü
ğü burada şu iki anlamda kullanılmış olabilir: Bunlardan biri, takdir anlamıdır. Allah bu gece takdirleri yani kaderleri uygulamak üzere meleklere emir verir. Bunu, Duhân Sûresindeki şu âyet destekliyor: "O gece katimızdan her hikmetli emir sadır olur". Diğer anlamı ise, azamet ve şereftir. Bu husus, sûrenin "Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır" âyetinde ifade edilmektedir. Nasıl daha hayırlı olmasın ki, Allah'ın insanlığa son mesajı bu gecede indirilmeğe başlanmıştır. Gece, değerini bu olaydan almaktadır. Ve bu geceyi anmak, insanlığa rahmet olarak Kur'an'ın inmeğe başladığı bu geceyi ihya etmek müslümanlara tavsiye edilmiştir.

Sûrenin anlam
ı şöyledir:

"Biz O (Kur'an)'nu Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Ruh, o gece Rablerinin izniyle (o yıl takdir edilmis olan) her iş için iner de iner. Esenliktir o, tâ tan yeri ağarıncaya kadar".Kadir Gecesi

KADİR GECESİ
Kadir Gecesi

Kur'ân-ı Kerim'in inmeye başladığı Ramazan ayı'nın 27. gecesi büyük bir ihtimalle Kadir Gecesidir. İslâm'da en kutsal ve faziletli gece Kadir gecesidir. Kadir gecesi, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan (83 yıl) daha hayırlıdır. Kur'ân-ı Kerim de bu gecenin faziletini belirten müstakil bir sûre vardır. Bu sûrede yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

"Doğrusu biz Kur'ân'ı Kadir gecesinde indirmişizdir. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. " (Kadir sûresi: 1-5)

Bu sûrenin inişi hakkında değişik rivâyetler vardır. Bunlardan biri şöyledir:

Bir kere Rasûlüllah (s.a.s) Ashab-ı Kirâma israiloğullarından birinin, silahını kuşanarak Allah yolunda bin sene cihad ettiğini bildirmişti. Ashabın buna hayret etmeleri üzerine Cenabı Hak bu Kadir sûresini indirmiştir (Tecrîd-Sarîh Tercemesi, VI, 313).

Bu geceye Kadir gecesi denilmesi şeref ve kıymetinden dolayıdır. Çünkü:

a) Kur'ân-ı Kerim bu gecede inmeye başlamıştır.
b) Bu gecedeki ibadet, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin ayda yapılan ibadetten daha faziletlidir.
c) Gelecek bir seneye kadar cereyan edecek olan her türlü hadiseler Allah Teâlâ'nın ezelî kaza ve takdiri ile ilgili meleklere bu gece bildirilir (Tecrîdi Sarih Tercemesi, VI, 312).
d) Bu gecede yeryüzüne Cebrail ve çok sayıda melek iner.
e) Bu gece tanyerinin ağarmasına kadar esenliktir, her türlü kötülükten uzaktır. Yeryüzüne inen melekler uğradıkları her mü'mine selam verirler.

Kadir gecesinin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle Ramazan'ın yirmi yedinci gecesinde olduğu tercih edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s) bunun kesinlikle hangi gece olduğunu belirtmemiş, ancak; "Siz Kadir gecesini Ramazan'ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız" (Buhârî, Leyletü'l-Kadir, 3; Müslim, Sıyam, 216) buyurmuştur.

İslâm kaynaklarında belirtildiğine göre Allah Teâlâ bir takım hikmetlere dayanarak Kadir gecesini ve onun dışında daha bazı şeyleri de gizli tutmuştur. Bunlar:

* Cuma günü içerisinde duanın kabul olacağı saat
* Beş vakit içerisinde Salât-ı vusta
* İlâhî isimler içerisinde İsm-i Azam
* Bütün taatlar ve ibadetler içerisinde rıza-ı ilâhî
* Zaman içerisinde kıyamet ve hayat içerisinde ölümdür.

Bunların gizli tutulmasından maksat mü'minlerin uyanık, dikkatli ve devamlı Allah'a ibadet ve taat içerisinde olmalarını sağlamaktır. Mü'minler bu geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli, ibadet ve taatle değerlendirmelidir.

Kadir Gecesinde Neler Yapılabilir
Ebû Hüreyre (r.a)'nin rivâyet etmiş olduğu hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

"Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah'tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır" (Buhârî, Kadir, 1).

Kadir gecesini, namaz kılarak, Kur'ân-ı Kerim okuyarak, tevbe, istiğfâr ederek ve dua yaparak değerlendirmeli.

Üzerinde namaz borcu olanların nafile namazı kılmadan önce hiç değilse beş vakit kaza namazı kılmaları daha faziletlidir. Kazası yoksa nafile kılar. Süfyan-ı Sevrî: "Kadir gecesi dua ve istiğfar etmek namazdan sevimlidir. Kur'ân okuyup sonra dua etmek daha güzeldir." (Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 313) demiştir.

Hz. Aişe (r.a.) validemiz demiştir ki;

"Rasûlüllah (s.a.s)'e:
- Ey Allah'ın Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?" diye sordum. Rasûlüllah (s.a.s):
- Allahümme inneke afüvvün tuhıbbü'l-afve fa'fu annî: (Allah'ım sen çok affedicisin, affı seversin, beni de affet)" diye dua et buyurdu" (Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314).

Bu gecenin öyle bir anı vardır ki o anda yapılan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur. Bu önemli anı yakalamak için gecenin bütününü tevbe ve istiğfar ile geçirmek gerekir. Bu da kişinin imanını tazeler. Gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler en azından teravihten sonra bir miktar oturup dua etmelidirler.
Kadir Suresi

Kur'an-
ı Kerim'in 97. sûresi. 5 âyet, 30 ve 120 harften oluşur. Fasılası "râ" harfidir. İsmini ilk âyetinde geçen "kadr" kelimesinden alan bu sûrenin Mekke'de mi, yoksa Medine'de mi indiği konusunda ihtilaf vardır.

Sûre, insanlara Kur'an'
ın değeri ve önemi hakkında bilgi vermektedir. Allahü Teâlâ, Hicr Sûresinde "Bunu biz indirdik" buyurur. Yani Hz. Peygamber (s.a.s)'in arzusu ile değil bizim dilememiz sonucu indirilen apaçık bir kitaptır 0.

Kadr sözcü
ğü burada şu iki anlamda kullanılmış olabilir: Bunlardan biri, takdir anlamıdır. Allah bu gece takdirleri yani kaderleri uygulamak üzere meleklere emir verir. Bunu, Duhân Sûresindeki şu âyet destekliyor: "O gece katimızdan her hikmetli emir sadır olur". Diğer anlamı ise, azamet ve şereftir. Bu husus, sûrenin "Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır" âyetinde ifade edilmektedir. Nasıl daha hayırlı olmasın ki, Allah'ın insanlığa son mesajı bu gecede indirilmeğe başlanmıştır. Gece, değerini bu olaydan almaktadır. Ve bu geceyi anmak, insanlığa rahmet olarak Kur'an'ın inmeğe başladığı bu geceyi ihya etmek müslümanlara tavsiye edilmiştir.

Sûrenin anlam
ı şöyledir:

"Biz O (Kur'an)'nu Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Ruh, o gece Rablerinin izniyle (o yıl takdir edilmis olan) her iş için iner de iner. Esenliktir o, tâ tan yeri ağarıncaya kadar".

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Sögütlümüzün Assagi sögütlünün basi sagolsun mekanlari cennet olsun amin

Fındık toplamak için Söğütlü beldesinden Dibekli köyüne gelen 2 kız kardeş yoğun sıcaktan bunalıp Terme Çayına girdi.

Edinilen bilgiye göre ilçemiz Söğütlü beldesinden cumhuriyet mahallesineden Dibekli köyüne fındık toplamak için gelen Aslı Altun (21) ve Neslihan Altun (17) birden gözden kayboldu. Yanlarında bulunan diğer fındık işçilerinin tüm çabalarına rağmen kurtarılamayan iki kardeş boğuldu. Cesetleri uzun aramalar sonrasında Terme Çayından çıkartıldı.

Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.

8 Temmuz 2010 Perşembe

HACI ALI SAHIN 07 TEMMUZ 2010 CARSAMBA HAKKIN RAHMETINE KAVUSMUSTUR ALLAH RAHMET EYLESIN AMIN

BIZIM SÖGÜTLÜ BELDESININ CUMHURIYET MAHALLESINDEN ESKI ADIYLA ASSAGI SÖGÜTLÜ KÖYÜMÜZDEN
KÖYÜN ILERI GELENLERINDE HACILARDAN RAHMETLI HACI MUSA SAHININ AGABEYI HACI ALI SAHIN
07 TEMMUZ 2010 CARSAMBA GÜNÜ HAKIKIN RAHMETINE KAVUSMUSTUR ALLAH TEALARAHMET VEDE MAGFIRET EYLESIN
MEKANI CENNET TOPRAGI BOLOLSUN RABBIM YAKINLARINA AILESINE AKRABALARINA BOLSABIRLAR VERSIN AMIN

Bugün 26 RECEP 1431 HICRI ... MI ' RAC Kandiliniz Mübarek Olsun

Miraç Kandili Nedir? Miraç da Neler oldu? Peygamber Efendimizin Miracı


Atalarımız her gördüğünü Hızır, her geceyi Kadir bil diye boşuna dememişler. Su gibi akıp giden zaman içerisindeki, nispeten diğerlerine göre daha kıymetli olan vakitleri bir müslüman olarak daha iyi değerlendirmemiz gerekmez mi? Hem de bu özel günlerin vakitleri bile belli iken. İşte bu kıymetli günlerden birini daha karşılıyoruz. Nebiiler Serveri, Fahri Cihan Peygamber Efendimiz Hz Muhammed (SAV)’ in Recep ayının 27. gecesi yaşamış olduğu mucizesi olan Mirâc Gecesi bu önemli kandil gecelerinden biri. Mirâc, kelime anlamı olarak merdiven demektir. Cebrâil aleyhisselâm gelip, Peygamber efendimizi, 52 yaşında iken, Recep ayının 27. gecesi, Mekkei Mükerreme’de Mescidi Haram’dan, Kudüs’te Mescidi Aksa’ya ve oradan arşın manevi katlarına yükseldi.

Bu ulvi seyahat, mucizelerin en büyüğüdür. Miraç mucizesi Kur’ân-ı Kerimde âyetlerle anlatılmış ve varlığı inkâr edilemeyecek bir şekilde ortaya konmuştur. Bu îlâhî yolculuğun ilk merhalesi olan Mescid-i Aksâya kadarki safha Kur’ân’da şöyle anlatılır:

“Âyetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir.” (İsra Suresi, 1)

Miraçın ikinci merhalesi de Mescid-i Aksâdan başlayarak semânın bütün tabakalarından geçip tâ İlâhi huzura varmasıdır. Bu safha da Necm Sûresinde şöyle’ anlatılır:

“O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O’nun gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi O’nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? And olsun ki onu bir kere daha hakiki suretinde gördü. Sidre-i Müntehâda gördü. Ki, onun yanında Me’vâ Cenneti vardır. O zaman Sidre’yi Allah’ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin âyetlerinden en büyüklerini gördü.” (Necm Suresi, 7-18.)
İslâm âlimleri buyurdu ki: “Mirâc ruh ve ceset ile birlikte oldu. Âyeti kerîme ile sabit olduğundan, Mekke’den Kudüs’e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur. Göklere, bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan ise sapık olur.”
Kavl-ül-fasl kitabında deniyor ki:
İsra suresinin ilk âyetinde, Allahü teâlâ, kudret ve azametinden nice acayip işlerden bazılarını göstermek için, Muhammed aleyhisselamı, Mekke’den Kudüs’e götürdüğünü bildiriyor. İsra kelimesi, rüya için kullanılmaz. Uyanık iken, gece yürümek manasına kullanılır. (Sana [Miracda] gösterdiğimiz temaşayı insanlar için bir fitne kıldık) âyetindeki fitne, imtihan demektir. İmtihan ise uyanıkken olur. Peygamber efendimizin anlattığı rüya olsaydı, hiç kimse tuhaf karşılamazdı. Hazret-i Ebu Bekir tasdik edip, yüksek derecelere kavuşmazdı. Resulullahın, Mekke’den Kudüs’e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur. Göklere ve bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan sapık olur. (Bahr)

Birkaç saniyede Mekke’den Kudüs’e götüren Allahü teâlâ, neden daha uzaklara götüremesin? Allah’ın kudretinden ancak kâfirler şüphe eder. Peygamber efendimiz Miracını özetle şöyle anlatıyor:

(Verilen Burak’a binip Beyt-ül-Makdis’e geldim. Onu, önceki Peygamberlerin bağladığı halkaya bağladım, sonra Mescide girip orada iki rekat namaz kıldım. Sonra çıktım. Cebrail aleyhisselam bir kap şarap, bir kap da süt getirdi. Ben sütü seçtim. Cebrail, yaratılışa uygun olanı seçtin, dedi.

Sonra bizi birinci semaya çıkardı. Gök kapısında, “Sen kimsin” diye bir ses geldi. Ben Cebrail’im dedi. Yanındaki kim? dendi. Muhammed aleyhisselam dedi. O, Peygamber olarak gönderildi mi? dendi. Cebrail, evet dedi. Gök kapısı açıldı. Hazret-i Âdem ile karşılaştım. Bana merhaba diyerek hayır dua etti.

İkinci semaya çıktık. Yine orada da aynı konuşmalar geçti. Göğün kapısı açıldı. Burada iki teyze oğlu İsa ve Yahya ile karşılaştım. Onlar da bana merhaba diyerek dua ettiler.

Üçüncü semaya çıktık. Bu kapıda da aynı konuşmalar geçti. Göğün kapısı açıldı. Orada Hazret-i Yusuf’u gördüm. O da bana dua etti.

Dördüncü semaya çıktık. Aynı sualler ve konuşmalar oldu. Kapı açıldı. Hazret-i İdris’i gördüm. O da bana dua etti.

Beşinci semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar geçti. Kapı açıldı. Hazret-i Harun’u gördüm. O da bana dua etti. Altıncı semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar oldu ve kapı açıldı. Hazret-i Musa’yı gördüm. Bana merhaba diyerek dua etti.

Yedinci semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar geçti ve kapı açıldı. Arkasını Beyt-ül-mamura dayamış Hazret-i İbrahim’i gördüm. O da bana dua etti. Beyt-ül-Mamur’u gördüm.

Sonra Hazret-i Cebrail beni Sidretü’l-Münteha’ya götürdü. Allahü teâlâ, günde elli vakit namaz farz kıldı. Hazret-i Musa’nın yanına geldim. Ona elli vakit namaz farz kılındığını bildirdim. Rabbinden azaltmasını iste. Ümmetin buna güç yetiremez. Ben tecrübe ettim, dedi.

Birkaç defa Rabbim ile Hazret-i Musa arasında gidip gelmeye devam ettim. Nihayet Rabbim buyurdu ki: “Ya Habibim, beş vakit namazı farz kıldım. Her vakit için on sevap vardır. Böylece elli vakit namaz olur.”) [Müslim]

Miraç nasıl oldu?
Miraç, Receb ayının 27. Gecesi Cenab-ı Hakkın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselâmın rehberliğinde Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ’ya, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmesidir.
Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam Mescid-i Haramdan (Mekke’den), Mescid-i Aksâ’ya (Kudüs’e) ata benzer beyaz bir Cennet bineği olan Burak ile geldi. Kudüs’e gelmeden yol üzerinde Hz. Musa’nın makamına uğradı, orada iki rekât namaz kıldı, daha sonra Mescid-i Aksâ’ya geldi. Orada bütün peygamberler kendisini karşıladı. Miraçını kutladılar. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam burada peygamberlere iki rekat namaz kıldırdı, bir hutbe okudu.
Bir rivayette Hz. İsa’nın doğduğu yer olan Betlaham’a uğradı, orada da iki rekât namaz kıldı. Ve bugün Kubbetü’s-Sahra’nın bulunduğu yerden Muallak Taşının üzerinden Miraça yükseldi.

mescid-i-haramSemanın bütün tabakalarına uğradı. Sırasıyla yedi sema tabakalarında bulunan Hz. Adem, Hz. Yahya ve Hz. Îsa, Hz. Yusuf, Hz. İdris, Hz. Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim gibi peygamberlerle görüştü, Onlar kendisine “Hoş geldin” dediler, tebrik ettiler.
Bundan Sonra Hz. Cebrail ile birlikte imkân ile vü-cub ortası (kâinatın bittiği yer) Sidretü’l-müntehâ’ya geldiler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam orada ikisi gizli, ikisi açıktan akan (Nil, Fırat) dört nehir gördü. Sonra hergün yetmiş meleğin ziyaret ettiği Beytü’l-Ma’mur’u ziyaret etti.
Hz. Cebrail’in buradan öteye gitmesi mümkün değildi. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bundan sonra Refref adında bir vasıta ile zaman ve mekândan münezzeh (uzak) olan Cenab-ı Hakkın cemaliyle müşerref oldu.
Süleyman Çelebi’nin dediği gibi

“Aşikâre gördü Rabbü’l-izzeti/Âhirette öyle görür ümmeti” İnşaallah…

Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Rabbinin huzurundan döndükten sonra Hz. Musa ile karşılaştı., “Allah ümmetine neyi farz kıldı?” diye sorunca, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam “50 vakit namaz” buyurdu.

Hz. Musa’nın, “Rabbine dön, azaltması için Rabbinden niyazda bulun, ümmetin buna güç yetiremez” demesi üzerine, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, beş sefer Cenab-ı Hakka niyazda bulundu, her seferinde 10 vakit indi, sonunda beş vakitte karar kıldı.

Daha sonra Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Hz. Cebrail’in rehberliğinde Cenneti, Cehennemi, âhiret menzillerini ve bütün âlemleri gezdi, gördü, Mekke’ye döndü.

Sabah olunca Kabe’nin yanında Mekkelilere Miraçı anlattı. Onlar Peygamberimizden delil istediler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam de onlara yolda gördüğü kafilelerinden haber verdi. Kureyşliler hemen kafileleri karşılamak için Mekke dışına çıktılar. Gelenleri aynen Peygamberimizin Aleyhissalâtü Vesselam haber verdiği gibi gördüler, ama iman nasip olmadı.

Ama yine de Peygamberimizden üst üste Miraça çıktığına dair delil istediler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Kudüs’e, Mescid-i Aksâ’ya uğradığını anlatınca Kureyşliler, “Bir ayda gidilebilen Bir yere Muhammed nasıl bir gecede gidip gelebilir?” diye itiraz ettiler, ardından da Mescid-i Aksâ’yı görmüş olanlar, “Mescid-i Aksâ’yı bize anlatır mısın?” diye Peygamberimize soru yönelttiler.

Mescidi-AksaPeygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam şöyle anlattı:
“Onların yalanlamalarından ve sorularından çok sıkıldım. Hatta o ana kadar öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Derken Cenab-ı Hak birden Beytü’l-Makdis’i bana gösterdi. Ben de ona bakarak her şeyi birer birer tarif ettim. Hatta bana, ‘Beytü’l-Makdis’in kaç kapısı var?’ diye sordular. Halbuki ben onun kapılarını saymamıştım. Beytü’l-Makdis karşımda görününce ona bakmaya ve kapılarını teker teker saymaya ve anlatmaya başladım.”

Bunun üzerine müşrikler:
“Vallahi dos doğru tarif ettin” dediler, ama yine de iman etmediler.

O esnada Hz. Ebû Bekir çıkageldi, müşrikler durumu ona haber verdiler. Hz. Ebû Bekir, “Eğer bu sözleri ondan duymuşsanız seksiz şüphesiz doğrudur” diyerek hemen tasdik etti ve bundan sonra Hz. Ebû Bekir “Sıddîk, tereddütsüz inanan” ünvanını aldı.

Peygamberimiz neden mirac’a çıktı?
Bir padişahın iki türlü konuşması vardır. Biri, bir vatandaşla telefon ederek küçük bir meseleyi görüşmesi. Diğeri de devlet başkanı, halifelik yönü ve milletin idarecisi olarak, emirlerini her tarafa duyurmak için özel bir elçisi ile konuşması, sohbet etmesi, onun aracılığı ile ferman yayınlamasıdır.
Bu örnekte olduğu gibi Cenab-ı Hakkın da kulları ile iki tarzda muhatap olması vardır. Biri, özel ve cüz’i, diğeri de geniş ve genel mahiyette bir konuşması. Cenab-ı Hakkın bazı velilerle özel ve cüz’i anlamda ilham etmesi birinciye örnektir.

Ama Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bütün velayet mertebelerinin üstünde bir büyüklük ve yücelikte, kâinatın Rabbi, bütün varlıkların Yaratıcısı olarak Cenab-ı Hakkın sohbetine müşerref olması ise ikinci ve mükemmel olanına misaldir.

Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam elçiliği iki taraflıdır. Birisi halktan Hakka, diğeri de Haktan halka. Birisi mi’râcin bâtıni tarafı olan velayet yönüdür, diğeri de zahiri tarafı olan risalet yönüdür.

Yani Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam bizi temsilen Cenab-ı Hakkın huzuruna çıktı, başta insanlar olmak üzere bütün varlıkların ibadet, kulluk, tesbih ve zikirlerini toplu olarak (askerin komutana tekmil vermesi gibi) arz etti. Bu yönüyle Miraç halktan, insanlardan, varlıklardan Hakka bir gidiştir. Diğeri de Cenab-ı Hakkın biz kullarından istediklerini, emir ve yasaklarını Resul olarak getirmiştir. İbadetlerin özü ve esası olan beş vakit namazı Miraç hediyesi olarak getirmesi gibi…

Peygamberimiz, Allah ile nasıl görüşebilir?
Soru: “Bize herşeyden daha yakın olan Cenab-ı Hakka binlerce senelik mesafeyi aşarak yetmiş bin perdeyi geçtikten sonra Rabbiyle görüşmesi ne demektir?”

Cenab-ı Hak herşeye herşeyden daha yakındır, fakat herşey O’ na sonsuz şekilde uzaktır.
Meselâ, güneşin insan gibi aklı olsa da bizimle konuşacak olsa, elimizdeki ayna aracılığıyla bizimle konuşabilir.
Diğer taraftan biz bir çeşit ayna olan gözümüzle güneşe yaklaşabiliyoruz. Oysa güneş bize 150 milyon km. uzaklıkta bulunuyor, hiçbir şekilde ona yanaşamayız. Güneşe bir derece yaklaşmak için ancak Ay kadar büyümek lazım. Bu da mümkün değildir.
Bu misalde olduğu gibi, gerçek anlamda Cenab-ı Hak herşeye yakındır, ama herşey ona sonsuz derece uzaktır. Ancak Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam, Cenab-ı Hakkın lütfuyla bir anda binlerce perdeyi geçerek Miraça yükselmiş; bütün manevi mertebeleri aşarak huzura varmıştır.

muallak-tasi
Miraçla gelen hediyeler

Birincisi: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bütün iman hakikatlerini gözleriyle gördü. Melekleri, Cenneti, âhireti, hattâ Cenab-ı Hakkın cemâlini gözleriyle müşahede etti. Sözlerinde ve vaadinde en küçük bir hilafı, aksi beyanı olmayan o yüce insan mü’min ruhlara manen şöyle diyordu: “Sizin inandığınız, melekleri, âhireti, Rabbinizin Nur cemâlini bizzat gördüm; bu iman esasları vardır, mevcuttur; tereddüt ve şüphe etmeyiniz.” Böylece mü’minler sonsuz bir imana ermenin saadetine kavuştular.

İkincisi: İnsan herşeyi merak ediyor. Ayda hayat var mı, yok mu diye araştırıyor. Halbuki Ay O Ezelî Sultanın memleketinde ancak bir sinek kadar yer kaplıyor.

Mü’minler merak ediyorlar. “Rabbimiz bizden ne istiyor? Acaba ne yaparsak Rabbimiz bizden razı olur? Bir yolunu bulsak da doğrudan doğruya Rabbimizle muhatap olsak, bizden ne istiyor, anlasaydık” derken, İki Cihan Serveri yetmiş bin perde arkasından ezel ve ebed Sultanının razı olacağı amelleri Miraç meyvesi olarak getirdi beşere hediye etti. Bu hediye başta namaz olmak üzere İslâmın diğer esasları ve ibadetleridir.

Üçüncüsü: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam ebedî saadet definesinin anahtarını alıp getirmiş, cinlere ve insanlara hediye etmiştir. Peygamber Efendimiz kendi gözüyle Cenneti görmüş, sonsuz saadetin varlığını müşahede etmiş ve bu büyük müjdeyi haber vermiştir. Öyle ki, bir adama idam edileceği anda affedilerek padişahın yakınında bir saray verilse ne kadar sevinir.
Öyle de bütün cinler ve insanlar sayısınca toplu bir müjde olan bu sevinç ne kadar önemli ve değerlidir.

Dördüncüsü: Peygamber Efendimiz Miraçta Cenab-ı Hakkın cemalini görme nimetini tattı. Bu manevi nimetin Cennette mü’minlere de nasip olacağı müjdesini verdi. “Ayın on dördünü nasıl açıkça gözünüzle görüyorsanız, Rabbinizi de öyle Cennette apaçık göreceksiniz” buyurarak bu ezelî müjdeyi bizlere hediye olarak getirdi.

Beşincisi: İnsan kâinatın en kıymetli bir meyvesi ve Kâinat Sahibinin en nazlı bir sevgilisi olduğu Miraçla anlaşıldı. Kâinata nisbetle küçük bir varlık, zayıf bir canlı olan insan bu meyve ile öyle bir dereceye çıktı ki, bütün varlıklar üzerinde bir makam ve mevki kazandı. Çünkü rütbesiz bir askere, “Sen paşa oldun” dense ne kadar sevinir.
Öyle de âciz, fani, devamlı ayrılık ve zeval tokadını yiyen biçare insana birden, “Sonsuz ve baki bir Cennette Rahman ve Rahîm olan Allah’ın rahmetine gireceksin” dendiğinde o insan ne kadar büyük bir mevki ve makama çıkar. Cennette hayal hızında, ruh genişliğinde, akıl akıcılığında, kalbin bütün arzularında Cenab-ı Hakkın ebedi mülkünde seyir ve seyahate erecektir. Cenab-ı Hakkın nur cemalini seyretme nimetini tadacaktır. Böyle bir insanın kalb ve ruhu ne kadar büyük bir sevince kavuşur değil mi? Miraçın bu meyvesi insanın en büyük arzu ve hedefidir. (Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, 31. Söz.)

Miraç Gecesi NamazıMiraç gecesi kılınacak namaz on iki rekattır. İki rekatte bir selam verilerek kılınacak olan namaz on iki rekat ile bitirilir. Her rekatte Fatihadan sonra on kere ihlas okunur. Kılınma zamanı yatsı namazı kılındıktan sonra, imsak vaktine kadar ki herhangi bir vakit olabilir. Bu oniki rekat namaz bittiği zaman selamdan sonra yüz defa :

“Sübhanallahi vel hamdülillahi vela ilahe illallahü vallahü ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyül azim” duası okunur.

Ardından da yüz kere istiğfar yapılır.

mirac2Miraç Gecesinin Gündüzünde Kılınacak Namaz
Miraç gecesinin gündüzünde öğlen namazını kıldıktan sonra sonra dört rekat namaz kılınır.
Bu namazın;birinci rekatında Fatiha’ dan sonra bir kere Felak suresi, ikinci rekattan sonra bir kere Nas suresi, üçüncü rekatta üç kere Kadr suresi, dördüncü rekatta elli kere İhlas suresi okunur.

Mirac gecesini ibadetle gündüzünü de oruçla geçirmelidir. Bu konudaki birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bu gece iyi amel eden için yüz yıllık mükafat vardır.) [İ.Gazali, Ebu Musa el Medeni]
(Recebin 27. günü oruç tutana, 60 yıllık oruç sevabı verilir.) [İ.Gazali, Ebu Musa el Medeni]

Bu gece kaza namazı kılmalı, Kur’an-ı kerim okumalı, dua, tevbe etmeli, sadaka vermeli, müslümanları sevindirmeli, bunların sevaplarını ölülere de göndermelidir!

Her zaman doğru iman sahibi olmaya, farzları yapıp haramlardan kaçmaya, tevbe edip farz borçlarını ödemeye çalışmalıdır! Bütün bunları yapmak ise ilimle olur. İlmihal bilgileri en kıymetli ilimdir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Geceleyin bir müddet ilim ile meşgul olmak, bütün gece sabaha kadar ibadet etmekten daha kıymetlidir.) [Ebu Nuaym]

Mirac aklın bittiği, imanın başladığı yerdir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir iş, ne kadar sıkıntı içinde olmuşsa, o kadar uzun ömürlü olur. Peygamber efendimiz, en çok sıkıntıyı ben çektim buyuruyor. O halde, hak olan dini de, kıyamete kadar sürecektir.

Âdem aleyhisselam, kupkuru bir dünyaya geldi, yüzyıllarca sıkıntı çekti. Sonra Peygamber efendimizin yüzü suyu hürmetine dua etti. (Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ) duasını devamlı okurdu. Sonra, iki evladından biri, diğerini öldürdü. Bir baba için ne zordur!

Nuh aleyhisselam 950 sene uğraştı, inanmadılar, çok eziyet ettiler. Döverlerdi, her seferinde öldü diye bırakırlardı. Cebrail aleyhisselam gelir, yaralarını sarardı, tekrar tebliğe başlardı. Sonra, Allahü teâlâ Ona gemi verdi.

İbrahim aleyhisselamı ateşe attılar, oğlunu kesme emri verildi ki, bu Allahü teâlânın halili ve peygamberi idi.

Musa aleyhisselam da çok çekti, doğduğu sene Firavun bütün erkek çocukları öldürdü. Senelerce çobanlık yaptı. Dönerlerken, hanımı hamile, zifiri karanlık, çaresiz… Bir ışık gördü, ışığa gitti. Orada Allahü teâlâ Onunla konuştu. Bu mirac değildi, mirac yalnız Peygamber efendimize verildi.

Musa aleyhisselam bir kişi gördü, etleri lime lime dökülmüş. Ya Rabbi, bunun günahı nedir ki, buna böyle cezaya uğramış dedi. Allahü teâlâ buyurdu ki, ya Musa ceza değil o, mükâfattır. O öyle yüksek makamlar istedi ki, o makamlara kavuşması için verildi.

Eyyüb aleyhisselamın kurtlanmadık yeri kalmamıştı. Yakup aleyhisselam ağlamaktan gözlerini kaybetti. Yusuf aleyhisselam; kuyuya atıldı. Bunlar kolay mı? Zekeriya aleyhisselam, ağacın içinde ağaçla birlikte testere ile kesildi. İsa aleyhisselam, 30 kadar kişiyi ikna edecek diye neler çekti. Öldürmeye çalıştılar.

Bunların hepsi peygamberdi. Neden bu kadar sıkıntı çektiler? Lâ ilâhe illallah dedikleri için…

Peygamber efendimiz, (Benim çektiğimi, hiçbir Peygamber çekmedi) buyuruyor.

Hazret-i Ebu Bekir de, neler çekti, kaç kere dövdüler! Hazret-i Ebu Bekir, herkesten önce iman etti, malını ve canını feda etti. Herkesin yaptığı bütün ibadetlerin sevabları, katlanarak Hazret-i Ebu Bekir’e, sonra da bir daha katlanarak, Peygamber efendimize verilmektedir. Hem kâinat, Onun hatırına yaratılmış, hem de, herkesin sevabları da, Ona verilmektedir.

Hazret-i Ömer, namaz kılarken şehit edildi, Hazret-i Osman, Kur’an-ı kerim okurken şehit edildi. Hazret-i Ali’nin çektikleri, hele Hazret-i Hüseyin’in başına gelenler…

Yani, Peygamber efendimizin varisleri de, çok çektiler. Ne için? La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah dedikleri için.

Dolayısıyla iman, inanmak çok zor, inandırmak daha zordur. İman, Allahü teâlânın, kullarına ihsan ettiği, özel nimetidir. İmanı olanlar, sevinçten oynasa, yeridir.

Allahü teâlâ, dünyayı verdiğine ahireti vermez. Hadis-i kudside, (İki korkuyu bir kalbde cem etmem) buyruluyor. Dünyada Allahü teâlâdan korkanlar ahirette korkmasın, dünyada korkmayanlar ahirette çok korksun.

Peygamber efendimiz, Ümmihani’ye miracı söyleyince, aman bunu kimseye anlatma, kimse inanmaz ve inananlar da vazgeçer dedi. Peygamber efendimiz de, (O halde anlatacağım, inanmayacak olan sonra da vazgeçer, çürük taşlar üzerine bina olmaz, ayrılacak olan şimdiden ayrılsın, sağlamları kalsın) buyurdu.

Akıl durdu, zaman durdu, her şey durdu, iman başladı. Çok hikmetler var…

Peygamber efendimizin, hiç yalan söylemediğini müşrikler de biliyordu. Derler ki, Cenneti, Cehennemi gidip gören var mı? Evet, var. Kim var? Hayatında hiç yalan söylememiş olan, Muhammed aleyhisselam var.

Her mübarek gece, kıymetlidir. Fakat mirac gecesinin ayrı bir özelliği vardır. Izdırap ve sevincin bir arada yaşandığı gecedir.

Peygamber efendimiz, bir ay Taif’te, İslamiyet’i anlattı, hiç kimse inanmadı, alay ettiler, çocuklara taşlattılar.

Üzüntülü bir şekilde dönerken, bir bağ kenarında oturup biraz istirahat etti. Addas adındaki, oradaki bağın bekçisi, üzüm getirdi. Peygamber efendimiz, Bismillahirrahmanirrahim deyince, Addas şaşırdı, bu sözü buralarda hiç duymadım dedi. Peygamber efendimiz, sen nerelisin diye sorunca Nineveliyim dedi. Kardeşim Yunus’un memleketindensin, o da benim gibi peygamberdi buyurdu. Addas, Yunus’u buralarda kimse bilmez, bu güzel yüzün, bu güzel sözlerin sahibi asla yalancı olamaz dedi ve iman etti. Ben de sizinle gelmek istiyorum dedi. Peygamber efendimiz ona, şimdi sen burada kal, yakında ismimi her yerde işitirsin, o zaman bana gel buyurdu. Bir ay kimse inanmadı, yolda dönerken bir kişi iman etti.

Gece, Ebu Talip’in mahallesinde amcasının kızı Ümmihani’nin evine geldi, aç amcan oğlu Muhammed’im buyurunca, Ümmihani, haber verseydiniz yiyecek bir şeyler hazırlardım, yedirecek bir şeyim yok dedi. Peygamber efendimiz, yiyecek içecek gözümde yok, Rabbime ibadet edecek bir yer bana yeter buyurdu.

Allahü teâlâ Cebrail aleyhisselama, Habibim bu halde gene bana yalvarıyor, çok üzüldü, onu ben teselli edeceğim, git Habibimi bana getir buyurdu.

Evvela, Mescid-i Aksa’ya geldiler, bütün peygamberlere imam oldu. Peygamber efendimiz gitti, Allahü teâlâyı bilinemeyen, anlaşılamayan şekilde, zamansız ve mekânsız olarak gördü. Yâ Rabbi, ümmetim için de bunu isterim dedi. İşte, beş vakit namaz, bize mirac olarak verildi.

Miracda ne hikmetler vardır! Namaz kılmayan, miracdan mahrumdur. 1400 senedir devam eden, başka bir olay yoktur. İşte mirac, 1400 senedir devam ediyor. Mirac, aklın bittiği, imanın başladığı yerdir. Mirac namazdır. Allahü teâlâ, namaz gibi bir nimeti insanlara ihsan etti. Namaz, Allah sevgisini arttırır, duanın kabulüne de sebeptir. Namaz varsa, hayat vardır. Namaz yoksa, hayat yoktur. Beş vakit namaz kılmaktan mahrum olan, her şeyden mahrumdur.

SORULARLA MİRAÇ MUCİZESİ


Sual: Âyet ve hadisle bildirildiği halde, Mirac mucizesini inkâr eden olmuş mudur?
CEVAP
Bazı bid’at ehli, Peygamber efendimizin bir anda, Cenneti, Cehennemi ve daha birçok yerleri gezip gelmesine akıl erdirememiş, inkâr etmiştir. Bir kısım akılsızlar da, hâşâ, “Miracı kabul etmek, Allah’a mekan ittihaz etmek olur” diyerek Miracı inkâr ediyor. Allahü teâlâ, Musa aleyhisselam ile Tur dağında konuşmuştur. Tur dağı Allah’ın mekanı mıdır? Elbette değildir. Cennete giren müminler de Allahü teâlâyı görecektir. Cennet de Allahü teâlânın mekanı değildir. Allahü teâlâ mekandan münezzehtir.

Ehl-i sünnet âlimleri, sözbirliği ile Miracın hak olduğunu bildiriyorlar.

Kavl-ül-fasl kitabında deniyor ki:
İsra suresinin ilk âyet-i kerimesinde, Allahü teâlâ, kudret ve azametinden nice harika olaylardan bazılarını göstermek için, Muhammed aleyhisselamı, Mekke’den Kudüs’e götürdüğünü bildiriyor. İsra kelimesi, rüya için kullanılmaz. Uyanık iken, gece yürümek manasına kullanılır.
Yine buyuruldu ki:
(Sana [Miracda] gösterdiğimiz temaşayı insanlar için bir fitne kıldık.) [İsra 60]
[Fitne] yani imtihan uyanıkken olur. Peygamber efendimizin anlattığı rüya olsaydı, hiç kimse tuhaf karşılamazdı. Hazret-i Ebu Bekir tasdik edip, yüksek derecelere kavuşmazdı.

Resulullahın, Mekke’den Kudüs’e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur. Göklere ve bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan ise sapık olur. (Bahr)

Birkaç saniyede Mekke’den Kudüs’e götüren Allahü teâlâ, neden daha uzaklara götüremesin? Allahü teâlânın kudretinden ancak kâfirler şüphe eder.

Mirac hakkında birçok hadis-i şerif vardır. Birkaçı şöyle:
(İsra gecesi [Miraca çıkınca] Cennetin kapısı üzerinde “Sadakanın on, ödünç vermenin sevabı onsekiz mislidir” yazılmış olduğunu gördüm.) [Beyheki]

(İsra gecesi her gökte, Muhammedün Resulullah ve arkasından Ebu Bekri Sıddık yazılı olduğunu gördüm.) [Ebu Nuaym]

(İsra gecesi, nura gark olmuş bir zat gördüm. “Bu kim?” dedim. Cebrail aleyhisselam, “Dünyada iken Allahü teâlâyı devamlı anan, kalbi camiye bağlı ve ana-babasına asi olmayan bir zattır” dedi.) [İ. Ebiddünya]

(Miracda, Cehennemde kokmuş leş yiyenlerin kim olduğunu sordum. “Bunlar, gıybet ederek insanların etlerini yiyenlerdir” dendi.) [I. Ahmed]

(Mirac gecesi, uğradığım her melek topluluğu, ümmetime hacamatı tavsiye etti.) [Hakim]

(Mirac gecesinde ateşten makasla kendi dudaklarını kesenleri görüp, kim olduklarını sordum. “İlmi ile amel etmeyen din adamlarıdır” dendi.) [Buhari, Müslim]

(Mirac gecesi Cehennemi gösterdiler, çoğunun kadın olduğunu gördüm.) [Tirmizi]

(Mirac gecesi, ekin ekip bir günde biçen bir topluluk gördüm. Biçtiği mahsul yeniden eski haline dönüyordu. “Bunlar kim?” dedim. Cebrail aleyhisselam, “Bunlar Allah yolunda cihad edenlerdir. Bunların bir iyiliğine yedi yüz misli sevap verilir. Harcadıklarının yerine yenisi verilir” dedi.) [Bezzar]

Uzun bir hadis-i şerifin özeti şöyle:
(Cebrail aleyhisselamla bütün gökleri geçerek Sidre-i müntehaya geldim. Cenneti gösterdiler. Daha sonra elli vakit namazla dönerken Musa aleyhisselamı gördüm. Elli vakit namazın ümmetime zor geleceğini, dönüp namaz vakitlerini azaltmasını Allahü teâlâdan istememi söyledi. Azar azar kaldırılarak sonunda beş vakte indirildi.) [Müslim]

Bazı bid’at ehli, sahih-i Müslimdeki bu hadis-i şerife inanmıyorlar. Peygamber efendimizin derecesinin Musa aleyhisselamdan daha yüksek olduğu için, ondan öğrenmesi, onun tavsiyesine göre hareket etmesi uygun değil, böyle şey olmaz diyorlar. Halbuki bilindiği gibi, Kur’an-ı kerimde, Musa aleyhisselamın Hazret-i Hızır’dan ilim öğrendiği bildirilmektedir. [Bu kıssayı aşağıda yazdık.] Hazret-i Hızır peygamber olmadığı gibi derecesi Musa aleyhisselamla mukayese bile edilmez. Musa aleyhisselam, ulülazim bir Peygamberdir. Demek ki, mevki ve derecesi yüksek olan bir zat, derecesi daha aşağıdaki bir zattan ilim öğrenebilir, onun tecrübesine istinaden söylediği tavsiyeye uyabilir.

Mekke’den Kudüs’e ancak bir ayda gidip gelinebilir. Kısa bir anda Mekke’den Kudüs’e varıp gelmek ancak Allahü teâlânın kudreti ile olur. Buna inanıp da, daha uzaklara gittiğine inanmamak, Allahü teâlânın kudretinden şüphe etmeyi gerektirir. İşte mezhepsizlerin anlamadığı husus burasıdır. Allahü teâlâ dilerse niçin olmasın? Peygamber efendimiz, (Göklere ve daha uzaklara gidip geldim) buyuruyor. Bunu inkâr etmekteki maksat nedir? Gayri müslimler, İslamiyet’i yıkmak için, böyle konularda yerli maşalarını kullanıyorlar.

İmtihan rüyada olmaz
Sual: Mirac rüyada oldu diyorlar. Peygamberimiz uyanıkken olmadı mı?
CEVAP
Rüyada olanlar da oldu. Ancak meşhur İsra olayı uyanıkken oldu. Namaz da o gece beş vakit olarak farz oldu.

İsra suresinin ilk âyet-i kerimesinin meali şöyledir:
(Kuluna [Muhammed aleyhisselama] bir gece bazı âyetlerimizi [Allahü teâlânın kudret ve azametine delâlet eden nice harika olayları] göstermek için, onu Mescid-i Haram’dan [Mekke’den], çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya [Kudüs’e] götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören Odur.) [İsra 1]

Âyet-i kerimede geçen İsra kelimesi, gece yürümek anlamındadır. İsra kelimesi, rüya için kullanılmaz. Uyanık iken, yürümek manasına kullanılır. Yine aynı surede mealen buyuruluyor ki:
(İsra gecesi, sana, o temaşayı [o gece gösterdiğimiz olayları] ve Kur’anda lanetlenen [Cehennemdeki Zakkum isimli] ağacı da, yalnız insanlara bir fitne [imtihan] yaptık. [Miracı ve zakkum ağacını inkâr ettiler.] Bizim ikazımız, ancak onların taşkınlıklarını artırıyor.) [İsra 60]

İmtihan rüyada olmaz, uyanıkken olur. Peygamber efendimizin anlattığı rüya olsaydı, hiç kimse tuhaf karşılamaz, kâfirler, hep birlikte isyan etmez, Müslüman görünen münafıklar, böyle şey olmaz demezlerdi. Onları Müslüman sananlar da, bunları mürted oldu zannettiler. Onun için bazı kitaplarda, (Mirac olayı, bir çok kişinin mürted olmasına sebep oldu) diye yazar. İnançları sarsan bir olay olmasaydı, Hazret-i Ebu Bekir de, inkâr fırtınası içinde, Resulullahın miracını tasdik etmezdi. Allahü teâlâ, bu tasdikinden dolayı Resulü Muhammed aleyhisselam vasıtası ile ona Sıddık ismini verdi. Burada sıddık, sözünde ve imanında çok doğru olan demektir. Ebu Bekri Sıddık, Resulullahın Miracını ilk tasdik edenlerden olduğu için yüksek derecelere kavuştu, Peygamberlerden sonra insanların en üstünü oldu. Allah’a ve Resulüne iman edip, Onların sözünü tasdik etmek müminlerin alametlerindendir. Bir âyet meali:
(Müminler, “İşittik, itaat ettik [Allah ve Resulünün sözlerini beğendik, kabul ettik]” derler, işte kurtuluşa erenler bunlardır.) [Nur 51]

İsra suresinin 60 âyet-i kerimesinde bildirilen fitne [imtihan] hâlâ devam ediyor, aklını ölçü alan mutezile kafalı kimseler, böyle bir mucizeye akıl erdiremedikleri için, Miracı bir türlü kabul edemiyorlar. Evet olay çok büyüktür, bir mucizedir, insanların yapması imkansızdır, ama bunu Allahü teâlâ yapıyor. Onun kudretinden hiç şüphe edilir mi?

Kâfirlerin telaşı ve soruları
Bu gidip gelmek, gayet kısa zamanda oldu. Geldiğinde, mübarek yatakları henüz sıcak idi. Gelince, nasıl gidip geldiğini anlattı. Burak’la Mescid-i Aksa’ya gittiğini, oradan gökleri geçerek Cenneti Cehennemi ve daha başka yerleri gezdiğini söyledi. Dönüşte yolda, develi yolcular gördüğünü, bir devenin ürküp yıkıldığını söyledi. (İnşallah çarşamba günü Mekke’ye gelirler) buyurdu. Kâfirler bu olayı işitince inkâr edip, “Akla zıttır, mümkün değildir” dediler. “Bu iş burada bitti, mal, mülk, saltanat verdik, davasından vazgeçiremedik. Ama artık ondan kurtulduk” diye sevinçlerinden oynamaya başladılar. Birkaçı hemen Hazret-i Ebu Bekir’in evine geldi. Çünkü onun akıllı, tecrübeli, hesaplı bir tüccar olduğunu biliyorlardı.

Kapıya çıkınca hemen sordular:
“Ey Ebu Bekir, sen çok kere Kudüs’e gittin geldin, iyi bilirsin. Mekke’den Kudüs’e gidip gelmek ne kadar zaman sürer” dediler. Hazret-i Ebu Bekir, “İyi biliyorum, bir aydan fazla” dedi. Kâfirler bu söze sevindiler. “Akıllı, tecrübeli adamın sözü böyle olur” dediler. Gülerek, alay ederek ve Hazret-i Ebu Bekir’in de kendi kafalarında olduğuna sevinerek, “Senin efendin, Kudüs’e bir gecede gidip geldiğini söylüyor, artık iyice sapıttı” diyerek, Hazret-i Ebu Bekir’e sevgi, saygı ve güven gösterdiler.

Hazret-i Ebu Bekir, Resulullah efendimizin mübarek adını işitince “Eğer O söyledi ise, inandım. Bir anda gidip gelmiştir. O, gerçek söyler. Ondan yalan sâdır olmaz” diyerek içeri girdi. Kâfirler neye uğradıklarını anlayamadılar. “Vay canına, Muhammed ne yaman büyücü imiş. Ebu Bekir’e sihir yapmış” diyorlardı.

Hazret-i Ebu Bekir hemen giyinip, Resulullah efendimizin yanına geldi. Büyük kalabalık arasında yüksek sesle, “Ya Resulallah! Miracınız mübarek olsun! Allah’a sonsuz şükürler ederim ki, bizleri, senin gibi büyük Peygambere hizmetçi yapmakla şereflendirdi. Parlayan yüzünü görmekle, kalbleri alan, ruhları çeken tatlı sözlerini işitmekle nimetlendirdi. Ya Resulallah! Senin her sözün doğrudur, inandım. Canım sana feda olsun” dedi.

Kâfirler bu hâle çok kızdı. Müminlerin kuvvetli imanına, Peygamberin her sözüne hemen inanmalarına, Onun çevresinde pervane gibi toplanmalarına dayanamadılar. Peygamber efendimiz daha önce Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı görmemişti, bunu kâfirler de bildiği için, Resulullahı mahcup, mağlup etmek için, imtihan etmeye yeltenip dediler ki:
“Sen Kudüs’e gittim diyorsun. Söyle bakalım! Mescidin kaç kapısı, kaç penceresi var?”
Resulullah hepsine cevap verirken, Hazret-i Ebu Bekir, “Öyledir ya Resulallah, aynen öyledir ya Resulallah” derdi. Çünkü Hazret-i Ebu Bekir, tüccardı, Kudüs’ü Mescid-i Aksa’yı iyi biliyordu, çok gidip gelmişti. Kâfirlerin kendileri de oraları çok iyi biliyorlardı. Bu bakımdan kâfirler, “Yanlış söylüyorsun” diyemiyorlar, inat için dahi olsa, Resulullahın cevaplarını inkâr edemiyorlardı.

Resulullah efendimiz, edebinden, hayasından karşısındakinin yüzüne bile bakmazdı. Mescid-i Aksa’nın kaç penceresi olduğunu bilmiyordu. Daha sonra bu olayı şöyle anlattı:
(Mescid-i Aksa’da etrafıma bakmamıştım. Sorduklarını görmemiştim. Kureyş beni yalanlayınca, o anda Cebrail aleyhisselam, Mescid-i Aksa’yı gözümün önüne getirdi. [Televizyon gibi] görüyor, sayıyordum. Sorularına, hemen cevap veriyordum.) [Buhari]

Çarşamba günü güneş batarken, Resulullahın bahsettiği kervan Mekke’ye geldi. Kervandakiler, fırtına eser gibi olduğunu, bir devenin yıkıldığını söylediler. Bu hâl müminlerin imanını kuvvetlendirdi. Kâfirlerin düşmanlığını artırdı.

Kur’an-ı kerim âyetlerinin inmesi, mucizelerin görülmesi müminlerin imanlarını kuvvetlendirdiği gibi, kâfirlerin de düşmanlıklarını artırırdı. İki âyet meali:
(Müminler, Allah anılınca kalbleri ürperen, âyetler okununca, imanları artan [kuvvetlenen] ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.) [Enfal 2]

(Andolsun ki, sana Rabbinden indirilen âyetler, onların [kâfirlerin] çoğunun azgınlığını ve küfrünü artırır.) [Maide 64]

Hazret-i Hızır ve Musa aleyhisselam
Bir kimse, ilim tahsil etmeden marifet ve keramet sahibi olabilir. Kur’an-ı kerimde, Kehf suresinin 60. âyet-i kerimesinden 82. âyetinin sonuna kadar anlatılan olayda, ilm-i ledünniden, bâtın ilminden bahsedilmektedir.

Kıssa özetle şöyledir:
Hazret-i Musa, “Ya Rabbi, benden âlim olan ve bâtın ilmini bilen zatı nerede bulurum?” diye sordu. Allahü teâlâ da, “Ya Musa, yola çık, çantana koyduğun balık canlanıp denize gittiği yerde, o zatı bulursun” buyurdu. Hazret-i Musa, Hazret-i Yuşa ile yola çıktı. Bir pınarın yanına oturdular. Bu pınar âbı hayat idi. Bu suya dokunan ölü canlanırdı. Bu sudan bir damla balığa değince, balık canlanıp denize gitti. Hazret-i Yuşa bunu gördü ise de söylemeyi unuttu. Hazret-i Musa sorunca, hatırlayıp balığın canlanıp denize gittiğini söyledi. Geri dönüp oraya gelince, o zatı gördüler. Hazret-i Musa, “Bana bâtın ilmini öğretir misin?” dedi. O zat, “Allahü teâlânın bana öğrettiği ilmin hepsini sen bilmezsin. Bilmediğin için de yaptıklarıma sabredemezsin” dedi. Hazret-i Musa, “İnşallah beni sabredenlerden bulursun” dedi. O zat, “Ya Musa, tuhafına gitse de, yaptıklarımdan bana bir şey sormayacaksın” dedi.

Üçü bir gemiye bindiler. Gemiciler, bunların iyi kimseler olduklarını anlayarak para almadılar. O zat, geminin bir tahtasını söktü. İçeri su girmeye başladı. Hazret-i Musa, “Gemiciler, bize iyilik etti, para almadı. Sen de bunları denizde boğacaksın” dedi. O zat, “Hani bana karışmayacaktın?” dedi.

Gemiden inince, sahilde oynayan çocukları gördüler. O zat, çocuklardan birini öldürdü. Hazret-i Musa, “Çocuğun günahı neydi?” demekten kendini alamadı. O zat, “Yine işime karıştın” dedi.

Antakya’ya uğradılar. Kimse yemek vermedi. O zat, yıkılmak üzere olan bir binanın koca duvarını bir eli ile tutup doğrultuverdi. Hazret-i Musa, “Bunu ücretle yapsaydın, bir ekmek parası çıkarırdık” dedi. O zat, “Artık ayrılma zamanımız geldi. Çünkü üç defa işime karıştın” dedi. Hazret-i Musa, “Bunların hikmeti nedir?” dedi. O zat, “Bunları Allahü teâlânın emri ile yaptım. Gemiciler on kardeşti. Geminin kazancı ile geçiniyorlardı. Bir derebeyi, sağlam gemileri zorla alıyordu. Bu geminin arızalı olduğunu duyunca almaktan vazgeçecekti. Biz de iyiliğe iyilik etmiş olduk.

Günahsız çocuğa gelince, bunun ana babası salih idi. Çocuk büyüyünce, küfre zorlayarak onlara zulüm ve işkence edecekti. Bunun yerine neslinden 70 Peygamber meydana gelecek hayırlı bir evlat vermesi için dua ettim.

Doğrulttuğum duvar, öksüzlere aitti. Babaları duvarın altına bir hazine saklamıştı. Duvarı düzeltmeseydim, yıkılıp hazine meydana çıkacak, eller alacaktı. Öksüzlere de bir iyilik etmiş olduk.

Kur’an-ı kerimdeki bu kıssa, bâtın ilmine sahip keramet sahibi kimselerin bulunduğunu açıkça bildirmektedir. Cenab-ı Hakkın ihsanı boldur. Dilediğine bu ilmi verir, onu marifet sahibi yapar.

Ezelle ebed
Sual: Peygamber efendimiz Miraca çıkınca, Cennet ve Cehennemde insanların başına gelenleri gördüğünü bildiriyor. İnsanlar Cennete ve Cehenneme kıyamet kopup hesaptan sonra gitmeyecekler mi? Bu nasıl oluyor?
CEVAP
Zaman ve mekan mefhumu yaratıklar yani insanlar içindir. Yaratan yani Allahü teâlâ için değildir. Zamanları, mekanları her şeyi o yaratmıştır. İnsanlara göre olan ezelle ebedi birleştirip Cenneti Cehennemi insanlarla nasıl doldurduğunu Habibine göstermiştir.

Allahü teâlânın kullarının Cennetlik ve Cehennemlik olmasını bilmesi de böyledir. (Allah ileride ne olacaksa bilir) demek insanlara anlatmak içindir. Yoksa Allahü teâlâ için zaman diye bir mefhum yok, ilerisi gerisi diye bir şey yok. Gelecek geçmiş insanlar içindir. Allahü teâlâ hepsini bir anda görüyor, biliyor. An kelimesi de Allah için söylenmez, ama başka kelime olmadığı için böyle söyleniyor.

mirac-kandili-tabrik

Bence Bunları da Okumalısın

24 Haziran 2010 Perşembe

HACI KAFIYE SEMIZ HAKKIN RAHMETINE KAVUSTU MEKANI CENNET OLSUN AMIN

SÖGÜTLÜ BELDESINDEN ASSAGI SÖGÜTLÜDEN HACIIMAMLARDAN 2007 ARALIK AYINDA RAHMETE INTIKAL EDEN DEDEM HACI YASAR SEMIZ DEN SONRA GECEN PERSEMBE GÜNÜ 17 HAZIRAN 2010 SABAHI BABAANNEMI NINEM HACI KAFIYE SEMIZIDE KAYBETTIK ACIMIZ BÜYÜK ALLAH TEALA TOPRAGINI BOL EYLESIN MEKANINI CENNET ETSIN ONA VEDE TÜM KABIR ALEINDE YATMAKTA OLAN MÜSLÜMAN DIN KARDESLERIMIZE RAHMET VE MAGFIRET ETSIN VARSA GÜNAHLARI AFFETSIN KABIRLERINI AYDINLATSIN AMIN

18 Ağustos 2009 Salı

Kadir Gecesi ...

Kur’an-i Kerim’in inmeye basladigi Ramazan ayinin yirmi yedinci gecesi Islam’da en kutsal ve faziletli gecedir. Kadir gecesi, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayirlidir. Kur’an-i Kerim de bu gecenin faziletini belirten müstakil bir sure vardir. Bu surede yüce Rabbimiz söyle buyurmaktadir:

“Dogrusu biz Kur’an’i Kadir gecesinde indirmisizdir. Kadir gecesinin ne oldugunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayirlidir. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü is için inerler. O gece, tanyerinin agarmasina kadar bir esenliktir” (Kadir, 1-5).

Kadir Suresi

Kur’an-i Kerim’in doksan yedinci suresi olup bes ayet; otuz kelime ve yüz yirmi harften olusur. Fasilasi “râ” harfidir. Ismini ilk ayetinde geçen “kadr” kelimesinden alan bu surenin Mekke’de mi, yoksa Medine’de mi indigi konusunda ihtilaf vardir.

Sure, insanlara Kur’an’in degeri ve önemi hakkinda bilgi vermektedir. Allah Teala, Hicr Suresinde “Bunu biz indirdik” buyurur. Yani Hz. Peygamber (s.a.v)’in arzusu ile degil bizim dilememiz sonucu indirilen apaçik bir kitaptir 0.

Kadr sözcügü burada su iki anlamda kullanilmis olabilir: Bunlardan biri, takdir anlamidir. Allah bu gece takdirleri yani kaderleri uygulamak üzere meleklere emir verir. Bunu, Duhân Suresindeki su ayet destekliyor: “O gece katimizdan her hikmetli emir sadir olur. “Diger anlami ise, azamet ve sereftir. Bu husus, surenin “Kadir gecesi bin aydan hayirlidir” ayetinde ifade edilmektedir. Nasil daha hayirli olmasin ki, Allah’in insanliga son mesaji bu gecede indirilmeye baslanmistir. Gece, degerini bu olaydan almaktadir. Ve bu geceyi anmak, insanliga rahmet olarak Kur’an’in inmeye basladigi bu geceyi ihya etmek Müslümanlara tavsiye edilmistir.

Kadir gecesinin hangi gün oldugu konusunda birçok görüs ileri sürülmüstür. Ancak ümmetin büyük âlimlerinin çogunlugunun görüsü, Ramazan ayinin yirmi yedinci gecesi oldugu seklindedir.

O gece öyle bir gecedir ki Kur’an ayetleri Hz. Muhammed (s.a.v)’in kalbine inmeye basladigi gecedir.

Islam, hiç bir zaman dis görünüsü benimseyen, sekle önem veren sekilci bir din degildir. Bin aydan daha hayirli olan Kadir gecesini bugünkü anlasildigi sekilde “Bir gecelik ibadetle bütün günahlardan arinilacak” görüsü ancak muttakiler, inanmis samimi Müslümanlar için geçerlidir. Ancak böyle insanlarin o gecedeki ibadetleri makbul olur, ve Kur’an’in nazil oldugu o ilk manaya erisilebilir. Kadir gecesini hatirlayip o geceyi imanla ve sevabini umarak geçirmek Islam’in saglam ve bir bütün olan terbiye metodunun bir yanini olusturmaktadir.

Surenin anlami söyledir: “Biz o (Kur’an)’i Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne oldugunu sen nereden bileceksin? Kadir gecesi bin aydan hayirlidir. Melekler ve Ruh, o gece Rablerinin izniyle (o yil takdir edilmis olan) her is için iner de iner. Esenliktir o, tâ tan yeri agarincaya kadar”.

Surenin Inis Sebebi

Bu surenin inisi hakkinda degisik rivayetler vardir. Bunlardan biri söyledir:

Bir kere Resulüllah (s.a.v) Ashab-i Kirama Israilogullarindan birinin, silahini kusanarak Allah yolunda bin sene cihat ettigini bildirmisti. Ashabin buna hayret etmesi üzerine Cenabi Hak, Kadir suresini indirmistir (Tecrîd-Sarîh Tercemesi, VI, 313).

Kadir Gecesi Denilmesinin Sebebi

Bu geceye Kadir gecesi denilmesi seref ve kiymetinden dolayidir. Çünkü:

a) Kur’an-i Kerim bu gecede inmeye baslamistir.

b) Bu gecedeki ibadet, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin ayda yapilan ibadetten daha faziletlidir.

c) Gelecek bir seneye kadar cereyan edecek olan her türlü hadiseler Allah Tesl’nin ezeli kaza ve takdiri ile ilgili meleklere bu gece bildirilir (Tecrîdi Sarih Tercemesi, VI, 312).

d) Bu gecede yeryüzüne Cebrail ve çok sayida melek iner.

e) Bu gece tanyerinin agarmasina kadar esenliktir, her türlü kötülükten uzaktir. Yeryüzüne inen melekler ugradiklari her mümine selam verirler.

Hangi Gecede Oldugu

Kadir gecesinin hangi gece oldugu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle Ramazan’in yirmi yedinci gecesinde oldugu tercih edilmistir. Hz. Peygamber (s.a.v) bunun kesinlikle hangi gece oldugunu belirtmemis, ancak; “Siz Kadir gecesini Ramazan’in son on günü içerisindeki tek rakamli gecelerde arayiniz” buyurmustur (Buhari, Müslim).

Baska bir hadiste ise Ibn Ömer (r.a) söyle nakletmistir: Sahabelerden bazi kimselere, rüyalarinda, Kadir gecesinin, (Ramazan’in) son yedi günü içinde oldugu gösterildi. Resulüllah (s.a.v) onlara: “Görüyorum ki rüyalariniz Ramazanin son yedi günü hakkinda birbirine uygun düsmüstür. Artik kim Kadir gecesini aramaya kalkisirsa, onu Ramazan’in son yedisinde arasin, buyurmustur (Buhari, Müslim).

Gizli Olmasinin Sebebi

Islam kaynaklarinda belirtildigine göre Allah Teala bir takim hikmetlere dayanarak Kadir gecesini ve onun disinda daha bazi seyleri de gizli tutmustur. Bunlar:

Cuma günü içerisinde duanin kabul olacagi saat; bes vakit içerisinde Salât-i vusta; ilahi isimler içerisinde Ism-i Azam; bütün taatlar ve ibadetler içerisinde rizay-i ilahi; zaman içerisinde kiyamet ve hayat içerisinde ölümdür. Bunlarin gizli tutulmasindan maksat müminlerin uyanik, dikkatli ve devamli Allah’a ibadet ve taat içerisinde olmalarini saglamaktir. Müminler bu geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli, ibadet ve taatle degerlendirmelidir. Ebu Hureyre (r.a)’in rivayet etmis oldugu hadisi serifte Peygamber Efendimiz (s.a.v) söyle buyurmustur:

“Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacagi sevabi Allah’tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmis günahlari bagislanir” (Buhari).



Kadir Gecesinde Neler Yapmaliyiz?

Kadir gecesini, namaz kilarak, Kur’an-i Kerim okuyarak, tövbe, istigfar ederek ve dua yaparak degerlendirmeliyiz.

Üzerinde namaz borcu olanlarin nafile namazi kilmadan önce hiç degilse bes vakit kaza namazi kilmalari daha faziletlidir. Kazasi yoksa nafile kilar.

Süfyan-i Sevri: “Kadir gecesi dua ve istigfar etmek namazdan sevimlidir. Kur’an okuyup sonra dua etmek daha güzeldir” demistir (Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 313).

Hz. Aise (r.ah) söyle anlatiyor: “Ey Allah’in Resulü! Kadir gecesine rastlarsam nasil dua edeyim? diye sordum. Resulüllah (s.a.v):

“Allahümme inneke afüvvün tühibbü’l-afve fa’fu annî (Allah’im sen çok affedicisin, affi seversin, beni affet)” diye dua et, buyurdu (Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314).

Bu gecenin öyle bir ani vardir ki o anda yapilan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur. Bu önemli ani yakalamak için gecenin bütününü tövbe ve istigfar ile geçirmek gerekir. Bu da kisinin imanini tazeler. Gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler en azindan teravihten sonra bir miktar oturup dua etmelidirler.

Bu, bin aydan hayirli oldugu bildirilen gecede insanlik alemini huzura kavusturmak için gerekli olan esaslar indirilmistir. Namaz, zikir, tesbih, Kur’an okumak gibi bedeni ibadetlerimiz yaninda düsünce ile ibadet olarak isimlendirdigimiz tefekkürü insanligin amaci nedir? olgun insan olma mertebesine nasil ulasabiliriz? Nasil insanliga daha iyi hizmet edip, daha çok sevgi sunabiliriz? seklindeki odak noktalari ile güçlendirelim.

Unutmayalim ki; özellikle bu gecede Tevvab olan Allah tövbelerimizi kabul edecektir. Bizlere bir ikram olarak sunulan bu kutsal Kadir gecesinde dualarimizdan insanligin huzuru, sevgi ve kardesligin saglanmasi ve devami için bizlere daha fazla güç, iman vermesi için yakaralim. Yalniz kendi sevdigimiz insanlarin degil, bütün insanlarin sevgiye layik oldugunu animsayarak sevgide saglam ve cömert bir ruha sahip olmak için de yardim dileyelim. Rahman ve Rahim Allah’in adiyla, hepimize hayirli kandiller diliyoruz.

Kaynak: al-islam.com


Ramazan Orucu ...

Orucun ve Ramazan ayının fazileti
Sual: Ramazan ayının önemi nedir?
CEVAP
Bu konuda imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Mübarek Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.

Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur. Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah, esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.

Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü teâlânın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir.

Kur’an-ı kerim, Ramazanda indi. Kadir gecesi, bu aydadır. Ramazan-ı şerifte, iftarı erken yapmak, sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi.

İftarda acele etmek ve sahuru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısıyla her şeye muhtaç olduğunu göstermektedir. İbadet etmek de zaten bu demektir.

Hurma ile iftar etmek sünnettir. İftar edince, (Zehebez-zama’ vebtellet-il uruk ve sebet-el-ecr inşaallahü teâlâ) duasını okumak, teravih kılmak ve hatim okumak önemli sünnettir.

Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mübarek ayda Onun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin! Âmin. (Mektubat ,1.c. 45.m.)

Açıktan oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur. Namaz kılmayanın da, oruç tutması ve haramlardan kaçınması gerekir. Bunların orucu kabul olur ve imanları olduğu anlaşılır.

Ramazan-ı şerifte, oruç tutmak çok sevaptır. Özürsüz oruç tutmamak büyük günahtır. Hadis-i şerifte, (Özürsüz, Ramazanda bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz) buyuruldu. [Tirmizi]
(Ama dini bir mazeret varsa oruç tutmamak günah olmaz.)

Ramazanda oruç tutmak hakkındaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:
(Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü teâlâ, size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin [Kadir gecesinin] hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.) [Nesai]

(Ramazan ayında oruç tutmayı farz bilip, sevabını da Allahü teâlâdan bekleyerek oruç tutanın günahları affolur.)
[Buhari]

(Ramazan orucunu tutup ölen kimse, Cennete girer.)
[Deylemi]

(Ramazan ayı gelince, “Ey hayır ehli, hayra koş! Şer ehli, sen de kötülüklerden el çek” denir.)
[Nesai]

(Ramazan bereket ayıdır. Allahü teâlâ bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder. Bu ayın hakkını gözetin! Ancak Cehenneme gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum kalır.)
[Taberani]

(Ramazan-ı şerif ayı geldiği zaman, Allahü teâlâ meleklere, müminlere istiğfar etmelerini emreder.)
[Deylemi]

(Farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma, sonraki Cumaya kadar; Ramazan ayı, sonraki Ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.)
[Taberani]

(Peş peşe üç gün oruç tutabilenin, Ramazan orucunu tutması gerekir.)
[Ebu Nuaym]

(Ramazan orucu farz, teravih sünnettir. Bu ayda oruç tutup, gecelerini de ibadetle geçirenin günahları affolur.)
[Nesai]

(Bu aya Ramazan denmesinin sebebi, günahları yakıp erittiği içindir.)
[İ.Mansur]

(Ramazan ayında ailenizin nafakasını geniş tutunuz! Bu ayda yapılan harcama, Allah yolunda yapılan harcama gibi sevaptır.)
[İbni Ebiddünya]

(Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise, Cehennemden kurtuluştur.)
[İ.Ebiddünya]

(İslam, kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve haccetmektir.)
[Müslim]

(Cennetteki güzel köşkler, sözü hoş, selamı çok, yemek yediren, oruca devam eden ve gece namazı kılan kimselere verilir.)
[İbni Nasr]

(Oruç tutan müminin susması tesbih, uykusu ibadet, duası müstecap ve amelinin sevabı da çoktur.)
[Deylemi]

(Bilhassa oruçlu iken çirkin, kötü söz söylemeyin! Birisi size sataşırsa, ona “Ben oruçluyum” deyin!)
[Buhari]

(Gerçek oruç, sadece yiyip içmeyi değil, boş ve hayasızca sözleri de terk ederek tutulan oruçtur.)
[Hakim]

(Allahü teâlânın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrasına, ancak oruçlular oturur.)
[Taberani]

(Allah yolunda bir gün oruç tutanın yüzünü, Allahü teâlâ yetmiş yıl ateşten uzaklaştırır.)
[Müslim]

(Temizlik imanın yarısı, oruç da sabrın yarısıdır.)
[Müslim]

(Oruçlu iken ölene, kıyamete kadar oruç tutmuş gibi sevap yazılır.)
[Deylemi]

(Oruçlu iken ölen Cennete girer.)
[Bezzar]

(Oruç tutan, namaz kılan kimse, mükafatını kıyamette aklı kadar alır.)
[Hatib]

(Oruç şehveti keser.)
[İ. Ahmed]

Mübarek vakitlerde, günahlardan titizlikle uzak durmalı, taatları, ibadetleri ve her çeşit hayratı artırmalıdır. Zira Allahü teâlâ, tarafından sevilen kimse, faziletli vakitlerde faziletli amellerle meşgul olur. Buğzettiği kul ise; faziletli vakitlerde kötü işlerle meşgul olur. Kötü işlerle meşgul olanın bu hareketi azabının daha şiddetli olmasına ve Allahü teâlânın, ona daha çok buğzetmesine sebep olur. Çünkü o, böyle yapmakla vaktin bereketinden mahrum kalmış ve onun hürmet ve şerefini çiğnemiş olur. (Mev'iza-i hasene)

Resulullah efendimizin rüyası
(Rüyamda acayip şeyler gördüm. Ümmetimden birini azap melekleri yakalamıştı. Aldığı abdestler gelip, onu içindeki zor durumdan kurtardı. Birini gördüm, kabri onu sıkıyordu. Kıldığı namazlar gelip, onu kabir azabından kurtardı. Birine şeytanlar musallat olmuştu. Ettiği zikirler gelip, şeytandan onu kurtardı. Birinin de susuzluktan dili çıkmıştı. Tuttuğu Ramazan orucu gelip, susuzluğunu giderdi.

Birini zulmet sarmıştı. Yaptığı hac gelip karanlıktan çıkardı. Birine ölüm meleği gelmişti. Ana babasına yaptığı iyilikler gelip, ölümüne engel oldu, geciktirdi. Birini Müslümanlarla konuşturmuyorlardı. Sıla-i rahim gelip, ona şefaat etti, onlarla konuştu. Peygamberinin yanına gitmek isteyen birine engel oluyorlardı. Aldığı gusül, onu alıp yanıma getirdi. Ateşten korunmak isteyen birisine, sadakası gelip ateşe perde oldu. Birini zebaniler alıp Cehenneme götürürken, yaptığı emr-i maruf ve nehy-i münker gelip kurtardı. Biri Cehennem ateşine atılmıştı. Allah korkusu ile döktüğü gözyaşları gelip oradan kurtardı.

Birine amel defteri solundan verilirken, Allah korkusu gelip, defterini sağa aldı. Sevapları hafif gelen birine, kendinden önce ölen çocukları gelip, sevabını ağırlaştırdı. Cehennemin kenarında, korkudan titreyen birine, Allahü teâlâya olan hüsnü zannı gelince, titremesi durdu. Sırattan zorla geçen biri, Cennete geldi. Fakat kapılar kapalıydı. Kelime-i şehadeti gelip, onu Cennete koydu.) [Taberani, Hakîm-i Tirmizi]

Sual: Günah işlememize şeytanlar sebep olduğuna göre, Ramazanda bağlı olan şeytanlar nasıl günah işletiyor?
CEVAP
Günah işlememize yalnız şeytanlar değil, kendi nefsimiz de sebep olmaktadır. Nefsin zararı, şeytanınkinden çok fazladır. Nefsin her istediği kendi zararınadır. Ramazanda günah işleten, nefsimizdir. Bu ayda, şeytanlar bağlı olduğu için vesvese veremezler. Ramazanda esnemeler de şeytandan değildir. Asabi esnemeler, yorgunluk, uykusuzluk gibi hallerde meydana gelir. (Mektubat-ı Rabbani)

Oruçluyken ölmek
Sual: Abdestliyken ölen şehit oluyor. Oruçluyken ölene de bir ecir var mıdır?
CEVAP
Evet, ecri büyüktür. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Oruçluyken ölen Cennete girer.) [Bezzar]